Hayatta her zaman bize “asla vazgeçme”, “pes etme”, “sonuna kadar savaş” gibi cümleler öğretilir. Sanki bırakmak, bir zayıflık göstergesiymiş gibi… Oysa çoğu zaman vazgeçmek, en derin cesaretin; bırakmak ise en olgun kararın işaretidir.
Bir şeyi bırakmak demek, ondan artık değer görmediğini anlamakla başlar. Bu bir insan olabilir, bir iş, bir hayal ya da bir alışkanlık… Başta çok şey vaat etmiş olsa da, artık seni tüketmeye başladığında elinden kayıp giden enerjini fark edersin. Ve işte o an başlar vazgeçme ihtimaliyle yüzleşme.
Vazgeçebilmek, yenilmek değil; yön değiştirmektir. Uğruna savaştığın şeyin seni mutlu etmeyeceğini görmek, o yoldan dönmek demektir. Bu geri adım değil; bilinçli bir sapaktır. Çünkü bir şey seni geri çekiyorsa, belki de başka bir şeyin önünü açmak içindir.
Ama kolay mı? Elbette değil.
Çünkü insan en çok alıştıklarını bırakmakta zorlanır. Umut ettiği şeyleri, “belki olur” diye tuttuğu hayalleri, içinde anlam yüklediği mücadeleleri… Her bırakış biraz yas gibidir. Ama yasın ardından hafiflik gelir.
Vazgeçebilmek ya da bir şeyi bırakabilmek, hayatın önemli ve çoğu zaman zorlayıcı bir parçasıdır. Bu, sadece bir eylem değil, aynı zamanda derin bir düşünce sürecini, kabullenmeyi ve olgunluğu ifade eder.
Bazen soruyorum,
Neden Vazgeçeriz veya Bırakırız?
Bir şeyi bırakma kararı kolay olmasa gerek.
Örneğin sigara, alkol gibi fiziksel veya psikolojik sağlığımıza zarar veren alışkanlıklardan vazgeçmek oldukça zorlayabilir.
Toksik veya bize iyi gelmeyen ilişkileri sonlandırmak,gerçekleşmesi imkansız hale gelen ya da artık bize hizmet etmeyen hedeflerden vazgeçmek, geçmişteki hatalara, pişmanlıklara veya hayal kırıklıklarına takılı kalmayı bırakmak da zordur.
Kontrol edemediğimiz durumları ve olayları kabullenip, kontrol etme arzusundan vazgeçmek belki de hiç olmayacak gibi görünür.
İnsan doğası gereği bildiğine, alıştığına ve sahip olduğuna sıkı sıkıya tutunmaya meyillidir. Bu süreçte yaşanabilecek zorlukların başında gelen alışkın olduğumuz bir durumu bırakmak, yerine ne geleceği konusunda belirsizlik yaratabilir ve bu da korkutucu olabilir.
Bir şeyi bırakmak, bir tür kayıp hissi yaratır ve bu da üzüntüye yol açabilir.
Vazgeçme kararı sonrası "Acaba doğru mu yaptım?" gibi pişmanlık düşünceleri ortaya çıkabilir.
Bazen başkalarının beklentileri veya yargıları, bir şeyden vazgeçmeyi zorlaştırabilir.
Bugünlerde ülkemizi çok yakından ilgilendiren terörsüz Türkiye oluşumu nedeniyle terör örgütünün silah bırakma ve terörden vazgeçme eyleminin zorlukları ve kaygıları beraberinde taşıdığı malumunuzdur.
En temel anlamıyla, örgütün varoluş biçiminin ve hedeflerine ulaşma yönteminin temel direği olan şiddeti reddetmesi demektir. Bir terör örgütünün silah bırakması, şiddetin reddi, siyasi sürece dönüş isteği ve barışa yönelik önemli bir adım olarak yorumlanır. Bu, hem örgütün kendisi, hem devlet, hem de çatışmadan etkilenen toplum için yeni bir dönemin başlangıcı anlamına gelir. Ancak bu süreç genellikle uzun, meşakkatli ve birçok belirsizliği barındırıcağından bu bile zor süreçtir.
Zorluklarına rağmen, vazgeçebilmek beraberinde önemli faydalar getirir
Vazgeçebilmek, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır ve çoğu zaman kişisel gelişim için kritik bir adımdır. Bir şeyleri bırakmak, zayıflık değil, aksine büyük bir güç, bilgelik ve cesaret göstergesidir. Hayatın akışında bazen tutunmak yerine, bırakmanın bizi çok daha ileriye taşıdığını unutmamak gerekir.
Bu yüzden…
Kimi zaman bırakmayı bil.
Çünkü her şeyi elinde tutarak değil,
bazı şeyleri kalbinle serbest bırakarak iyileşirsin.
Bazı insanlar seni sevmek için değil,
sana kendini sevdirmeyi öğretmek için gelir.
Bazı yollar seni götürmek için değil,
dönmen gerektiğini göstermek için vardır.
Ve unutma:
Bırakmak bir son değil…
Kendine attığın en şefkatli adımdır.
Bir şeyden vazgeçmeyin.
Kendinizde ve sevdiklerinizi sevmekten asla vazgeçmeyin.
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar