Sabır Öfkeden, Nezaket Nefretten İyidir.
Ülkemizde uzun yıllar siyaset sanatını yürüten ve bugün hayatta olmayan değerli bir siyasinin hayat hikayesini izlerken aldığım bir başlık buydu.
Hayatın akışında hepimizin karşılaştığı zorlayıcı anlar vardır. Öfkenin ateşiyle bir kelimeyi yanlış söylemek, bir hareketi kontrolsüzce yapmak sadece anlık bir rahatlama getirir ama çoğu zaman uzun vadede pişmanlık bırakır.
Oysa sabır, o ateşi söndüren serin bir nehir gibidir; hem insanın içini rahatlatır hem de karşısındakine saygı duygusunu korur.

Benzer şekilde nefret duygusu, kalpleri birbirinden uzaklaştırır, insanı yalnızlaştırır. Nezaket ise köprü kurar, iletişimi yumuşatır, dostluklara alan açar. Küçük bir tebessüm, basit bir teşekkür veya incelikli bir davranış, karşı tarafın dünyasında büyük bir etki bırakabilir.

Bugünün hızlı ve stresli ortamında,özellikle ülkemizin her alanında sabır ve nezaket, çoğu kişinin “zayıflık” gibi gördüğü bir kavram gibidir ama aslında en büyük güçlerden biridir. Çünkü sabır, öfkenin zincirlerini kırar; nezaket ise nefretin karanlığını aydınlatır.
Çoğumuz günün haber bültenlerini izlerken şahit olduğumuz birçok kötü olayın kök nedeni bu sabırsızlıkta ve empatik davranışın olmayışında yatmaktadır.
Kendi hayatımıza bakarken şu soruyu sormak faydalı olabilir: “Öfke ve nefretle mi anılmak isterim, yoksa sabır ve nezaketle mi hatırlanmak?”
Tabii ki iyi şeylerle anılmak her insanın beklentisidir.
Gel gör ki,toplumsal değerlerini yitirmeye başlayan,güçlü tarihinden ders almayan,atalarının temel değerlerini başka ulusların değerleri ve inançları ile değiştiren kültürlerin bu iki kavramı yok ettikleri görülür.
Kendine ait olmayan,bir anlamda kopyala ve yapıştır misali değer üretmeye çalışanların üzerlerindeki kıyafetlerin kötü durduğu bellidir.
Ne yapılmalı dersek,iki önerim öne çıkar.
Dinle ve sabırlı davran,üç kere düşün ,bir kere söyle.
Sağlıkla yaşamın kuralı ise nazik davranmaktan geçer.
Kalın sağlıcakla,
Sinan Bayraktar