Yıllar evvel okuduğum ve halen daha kütüphanemde yer alan bir kitaptan konu açmak isterim.
“Google’ın iki tepe yöneticisi -İcra Kurulu Başkanı Eric Schmidt ve Ürünlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Jonathan Rosenberg- tarafından yazılan ve tüm dünyada çok satan listelerini alt üst eden bu kitapta çok etkilendiğim bir cümle vardı.
“Yanınızda akıl verenler değil ,AKIL ÜRETENLER” olsun.
Vermek ile üretmek arasındaki farkı görmek gerektiğine inanıyorum

Zamanımızın en büyük illüzyonlarından biri olan meşgul olmak, üretkenlik sanılıyor.
Toplantılar düzenliyoruz, uzun uzun konuşuyoruz, fikir üstüne fikir atıyoruz ortaya. Planlar yapılıyor, stratejiler çiziliyor, beyin fırtınaları havada uçuşuyor… Ama iş dönüp dolaşıp şuraya geliyor
Ortada bir sonuç var mı?

Düşünmek, konuşmak, tartışmak önemlidir. Ama bunlar eyleme dönüşmediği sürece sadece gürültüdür. Kalabalık bir ses karmaşası… Hiçbir yere varmayan bir koşu. Sanki yolda yürür gibi yapıp yerimizde sayıyoruz ve patinaj yapıyoruz.

Gerçek üretkenlik sessiz olabilir. Sonuçlar bazen gürültü çıkarmaz. Kimseye duyurmadan çözülmüş bir sorun, kimseye ilan edilmeden atılmış küçük ama etkili bir adım, çoğu zaman en büyük başarıdır.

Bugün sosyal medyada, ofislerde, okullarda, atölyelerde ve evlerde çok fazla “gürültü” var. Herkes bir şey söylüyor ama çok az insan bir şey üretiyor. Fikir çok, uygulama az. Niyet var ama irade eksik.
Şunu kendimize sormalıyız:
Yaptığım şey gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa sadece meşgul görünmek için mi çabalıyorum?
Sonuç üreten insan, konuşmaktan çok yapar.
Bahane değil, çözüm bulur.
Onay aramaz, işini yapar.
“Yaptım mı?” sorusunun cevabını sonuçla verir.Hayat kısa. Vakit değerli. Gürültüyle zaman kaybetmek yerine, somut adımlar atınBir şey üret. Bir şey başlat. Bitir. Teslim et. Gösterme derdinde olma; işini yap.
Unutma, dünya gürültüyle değil, sonuçla değişir.
Sinan Bayraktar