Canlıların en büyük farkına sahip olduğu insanın,varoluşunun sebebi de düşünce üretebilmesidir.
Düşünen tek canlı olduğu kabul edilen insanın,her aşamada yaşadığı bu eylem,onu başkalarından farklı veya başkalarından daha kötü duruma da sokabilmektedir.
Derler ya,yapmadan önce,söylemeden önce düşün diye.
İşte bu sözün ardına düştüğümüzde kendimizi kontrol ve düşüncelerimizi yönetme eylemi devreye girer.
Her konuda dikkatli düşünmek bizleri birçok tehlikeden koruyabilir. Bizim için en iyi olabilecek bir kararı vermeden önce iyice düşünüp uygulama yaptığımızda ise belki de olası tehlikelerden daha az zayiatla çıkabileceğiz.

Uzun yıllar çevresinde çok dolaştığım,bir dönem de yakından ilgilendiğim tekstil sektöründe eski ustaların çokça kullandığı bir deyim vardı.
Bir kumaş topunu açtıklarında açan kişi deneyimsiz ise ona “üç kere ölç,bir kere kes” tembihi yaparlardı.
Bunun esasında da dikkat ve iffet ile birleşen bir zeka yönetimi olduğunu düşünüyorum. Peki,mevcut düşüncelerimizi değiştirerek hayata bakmayı bir felsefe olarak alsak neler olurdu acaba ?

Eğer ki biz,empatiyi kullanarak,daha dikkatli olup başkalarının hakkı olduğunu bilerek davranırsak,bireysel değil toplum yararını gözeterek hareket edersek, insanı insan olduğunu düşünerek, çocuğun çocuk olduğunu kabul ederek düşüncelerinizi hoşgörü evrenine çekersek ve birbirimizi daha çok sevme düşüncesini yaşam iklimine sokarsak düşüncelerimiz temizlenerek netleşir ve huzur buluruz. O zaman harekete geçmeden evvel 10’a kadar sayalım,düşünelim,kötüyü iyiye çekelim ve mutlu olalım.

Kalın sağlıcakla