Öyle anlar vardır ki,öğrendikleriniz ve çaresizliklerinizin çoğu,sizleri bulunduğunuz zaman diliminde tutar ve bakışlarınızı körleştirir.
Adına ister öğrenilmiş çaresizlik,ister yerleşik öğreti deyin kolayca vazgeçemezsiniz.
Doğduğundan itibaren ayağına bir iple ağaca bağlanarak beslenmiş bir fil yavrusunun büyüdüğünde o ip ince de olsa bulunduğu yerden hareket etmez hatta ipi çözseniz bile yürümez.
Çünkü tüm yaşam evresinde ayağındaki ipi beynine bağlamıştır.
Uzun yıllar hapis yatmış ve parmaklıklar arasında yaşam sürdüren bir mahkumun kapısını açarlar,kendisi parmaklıklara tutunmuş çıkarın beni buradan diye haykırırken açık duran kapıyı hissetmez bile.

Sıkıca tuttuğumuz parmaklıkların ardından artık özgür olduğumuzu duymak isteriz. Oysa bazen o kapı, çoktan açılmıştır da biz farkında olmayız.
Çünkü tanıdık acıların bize getirdiği
ve belirsizliklerin korkuları ile mutluluğa sarılmaktan korkarız.
Bugün dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi ,yaşamdaki belirsizlikler korkularımızı artırıyor ve mutlu olmamızı engelliyor.
Hatta uyku için yastığa başkoyduğumuzda “acaba” lar ile kuşatılmış bir kaos içine düşebiliyoruz.
Bu belirsizlikleri nedenleri ve anlamları ile yönetebildiğimizde ise mutluluğa sarılma anlarına ulaşabiliyoruz.
Çoğu zaman belirsizlikleri düşüncelerimizde ertelediğimizde veya yok edebildiğimizde huzura sarılmak daha kolay olacaktır.
Sağlıklı yaşam dileklerimle ,