İzmitli girişimci Oğuz Alper Öktem’in kurucusu olduğu mobilite platformu Martı, uzun süredir süren yasal mücadelesini kazandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) lisans vermeme kararına karşı açılan dava, Danıştay’ın da Martı lehine karar vermesiyle sonuçlandı. Böylece Martı'nın İstanbul’daki faaliyetleri artık hukuki güvence altında. Bu gelişme, şehirde e-ulaşım hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından da önemli bir dönüm noktası oldu.
Mahkeme süreci nasıl işledi?
İstanbul 7. İdare Mahkemesi, Martı’nın lisans alamamasına neden olan İBB kararını hukuka aykırı bularak iptal etti. İBB, bu karara itiraz etti ve konuyu istinaf mahkemesine taşıdı. Ancak istinaf mahkemesi de ilk kararı onadı. Süreç bununla da bitmedi. İBB son olarak konuyu Danıştay’a götürdü. Fakat Danıştay da yerel mahkeme kararlarını yerinde bularak Martı’nın lehine hüküm verdi.
Bu kararla birlikte yargı süreci tamamlanmış oldu ve Martı'nın İstanbul'daki lisans hakkı kesinleşti. Artık platform, dijital ulaşım alanındaki faaliyetlerini yasal bir zemin üzerinde sürdürebilecek.
Oğuz Alper Öktem: “Gurur verici bir karar”
Martı’nın kurucusu Oğuz Alper Öktem, karar sonrası yaptığı açıklamada sürecin kendileri açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
“Bu kararla birlikte İstanbul’da dijital ulaşımın bir parçası olduğumuz kesinleşti. İlk günün heyecanıyla yürümeye devam ettiğimiz bu yolda, idari konuların son ve en üst mercii olan Danıştay’ın da bizi haklı bulmuş olması son derece gurur verici,” diyen Öktem, teknoloji ve yenilikle İstanbul’un ulaşımına katkı sunmayı sürdüreceklerini belirtti.
Martı için ne değişecek?
Danıştay kararının ardından Martı artık İstanbul’da herhangi bir hukuki belirsizlik olmadan faaliyet gösterecek. Bu durum hem şirketin yatırım planlarını hem de kullanıcıların hizmete olan güvenini doğrudan etkileyecek. Ayrıca bu karar, yerli girişimlerin kamu idareleriyle yaşadığı benzer sorunlara karşı emsal teşkil edebilir.
Karar aynı zamanda dijital ulaşım çözümlerinin şehir yaşamındaki yerini daha da sağlamlaştırıyor. Elektrikli scooter gibi mikro mobilite araçlarının şehir içi ulaşımda sürdürülebilir ve çevreci alternatifler sunması açısından da bu gelişme dikkat çekici.




