Öyle bir konumdasınız ki, yapacağınız tüm hareketler ve vereceğiniz bireysel kararlar karşınızdakileri iyi ve kötü duruma sokabilecektir.
Tıpkı yargıçlar gibi, spor hakemleri gibi ,denetleyenler ve ülkeleri yöneten yöneticiler gibi.
Bilinen bir gerçektir ki ,Osmanlı imparatorluğu döneminde Dini otorite olan Şeyhülislam mercii birçok padişaha HAC eylemi için uygunluk vermemiştir. Haklı gerekçe olarak ta “Sizler koca imparatorluğu yönetirken birçok haksız karar verecek ve yaptığınız bu dini uygulamaya aykırı davranarak daha çok günah işleyebileceksiniz” düşüncesi öne sürülmüştür.
Karar vericilerin haklı ile haksızı ayırd edebilmesi için o yetkinliğe sahip olması gerekir. Eğer karşınızdaki olay sizin aleyhinize de olsa o olaydaki kaybınızı düşünerek karar verdiğinizde, kesinlikle duygusal davranışlar kendi lehinize yanlış yapmanıza neden olabilecektir.
Doğru karar,hakkı düşünceyi yönetmekle olur.
Adaletin en yüksek olduğu dönemlerin önemlisi olan Hz.Ömer döneminde iki kardeş anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Kendilerine ait olan,bir tarafı bereketli,bir tarafı kıraç olan araziyi bölüşemiyorlardı.
Her ikisi de yeşillik ve bereketli olan yerdeki payı yüksek istiyor ve anlaşamıyorlardı.
Bunu gören yakınları onlara Hz.Ömer’e gitmelerini önerdi.
Onlar da en adil kararı verecek olanın Hz.Ömer olduğunu düşünerek onun karşısına gelip sorunu anlatırlar.
Hz.Ömer de kendilerine birer görev vereceğini ve bu görevleri kayıtsız şartsız kabul etmeleri halinde yardımcı olabileceğini söyleyerek görevleri tebliğ eder.
Bir kardeşe dönerek “Sana bu tarlayı bölme görevi veriyorum,istediğin şekilde bölebilirsin,diğer kardeşe dönerek senin de görevin bu bölünen yerleri seçmen ve dağıtman”
Tabii ki sonucu tahmin edersiniz ki ne bölen bölebildi,ne seçen seçebildi.
Adalet ve hak empati de yüksek olduğu anlarda doğru yönetilir ve doğru dağıtılır.
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar