İnsanlığın gelişimi ile ilgili çok hızlı değişimler oluşmakta, teknolojik ilerlemeler ve yeni buluşlar ile tüm yaşam iklimi farklılaşıyor.

Hepimizde yaygın olan bir soru var

Acaba bu gelişim ve değişimler hayatımızı nasıl şekillendirecek, kazanımları kaybedip hayata yeniden mi başlayacağız, çocuklarımızın geleceği nasıl olacak?

Tüm bu sorular artarak devam ediyor ve yaşamımızda en önemli bir kavram olan endişe ve tasa önemli hale geliyor.

Kısaca bakalım.

Tasalanmak, bir durum veya sorun hakkında huzursuz hissetmek veya aşırı endişe duymaktır.

Aşırı endişeyle, sürekli olarak "ne olabileceğine" odaklandığınızda zihniniz ve bedeniniz aşırı hıza geçer.

Aşırı endişenin ortasında, uyanık olduğunuz saatlerde yüksek kaygı hatta panik yaşayabilirsiniz.

Birçok kronik endişeli kişi yaklaşan bir felaket hissi veya endişelerini artıran gerçekçi olmayan korkular hissettiğini söyler. Çevrelerine ve başkalarının eleştirilerine karşı aşırı hassas olan aşırı endişeliler, her şeyi ve herkesi potansiyel bir tehdit olarak görebilirler.

Kronik endişe günlük hayatınızı o kadar etkileyebilir ki iştahınızı, yaşam tarzı alışkanlıklarınızı, ilişkilerinizi, uykunuzu ve iş performansınızı etkileyebilir. Aşırı endişelenen birçok kişi o kadar kaygılıdır ki aşırı yemek yeme, sigara içme veya alkol ve uyuşturucu kullanma gibi zararlı yaşam tarzı alışkanlıklarında rahatlama ararlar.

Yaşamımızda karşılaştığımız muhtelif olayların birçoğunda farklı stres yaşarız.

Ancak aşırı endişeliler bu stresli durumlara veya tetikleyicilere hızlı ve yoğun bir şekilde tepki verirler. Durum hakkında düşünmek bile kronik endişelilerde büyük sıkıntı ve sakatlığa neden olabilir. Aşırı endişe veya devam eden korku veya kaygı, gerçekliğe odaklanamadığınız veya net düşünemediğiniz kadar mantıksız hale geldiğinde zararlıdır. Yüksek kaygıya sahip kişiler kaygılarından kurtulmakta zorluk çekerler. Bu olduğunda, gerçek fiziksel semptomlar yaşayabilirler.

Tasalanmak, genellikle gelecekte olabilecek olumsuz olaylara dair belirsizlik ve kontrol eksikliğinden kaynaklanır. İnsanlar, kendilerini ya da sevdiklerini koruma içgüdüsüyle, potansiyel tehditlere karşı hazırlıklı olma ihtiyacı duyar. Bu, bir savunma mekanizmasıdır; hayatta kalmamızı sağlamak için zihnimizin olasılıkları hesaplama çabasıdır. Ancak bazen bu mekanizma aşırı çalışır ve gereksiz yere kaygı hissetmemize yol açar.

Ülkemizde son yıllarda en çok yaşanan tasa, endişe ve kaygıların bazılarını sizlerle paylaşarak bunlara karşı dikkati olmamız gerektiğini belirtmek istiyorum.

Bilinmezlik Korkusu bunlardan biridir.

Gelecekte ne olacağını bilememek, insanı endişelendirir.

Bununla birlikte gelişen bir başka tasa da kontrol ihtiyacıdır.

İnsanlar her şeyi kontrol edemeyeceklerini fark ettiklerinde kaygılanabilirler.

Daha önce yaşanan olumsuz olaylar, benzer durumlarda tasalanmamıza neden olabilir. Çünkü daha evvel yaşadığımız bazı olaylar ‘’tarih tekerrürden ibarettir’’ özdeyişi ile birleşir ve beyin dikkat et ve kaçın durumunda sinyaller üretmeye başlar.

Eğer sorumluluk duygunuz yüksek ise bu duygu kendimize ya da başkalarına karşı duyduğumuz sorumluluk, bir şeylerin yanlış gidebileceği düşüncesini artırabilir.

Ancak tasalanmanın her zaman kötü bir şey olmadığını da unutmamalıyız. Bizi harekete geçiren, önlem almamızı sağlayan bir motivasyon kaynağı olabilir.

Önemli olan, bu duyguyu kontrol altında tutmak ve hayatımızı olumsuz etkilemesine izin vermemektir.

Sıkıntılarımızın ve tasalarımızın daha az olabileceği sağlıklı günleri düşünerek ve buna gayret ederek yaşamımızı biraz daha konforlu halde tutabiliriz inancındayım.

Kalın sağlıcakla,