Hepimizin ağzında bir sosyal medya hastalığıdır dolaşıyor.

Yine elimizden hiç düşürmediğimiz cep telefonlarımız ile ilgili şikayetler de gırıla gidiyor.

Bu şikayetleri yapmamızın karşısında yine de aynı hastalığı sürdürmemizde cabası tabiki.

Günlerdir Diyarbakır’daki yavrumuz Narin’in kayboluşunu konuşuyoruz. Maalesef ekipler günler sonra cansız bedenini dere kenarında bir çuvalın içinde bulundu.

Halbuki bugün okullar açıldı ve o okulunda önlüğü ile gidecek iken şimdi adli tıp morgunda defnedileceği günü bekliyor.

Sosyal medya hastalığındaki gibi günlerce konuşup duracağız.

Sonra mı maalesef unutup gideceğiz.

Lütfen bu sefer sosyal medya hastalığımızı kullanalım ve idamın geri getirilmesi için paylaşımlar yapalım.

En azından boşa geçirdiğimiz hastalık olarak nitelendirdiğimiz ancak gündemin bile değiştirilmesinde büyük önemi olan sosyal medyayı kullanalım.

Hastalığımızı yani faydalı bir şey için ortaya koyalım.

Yoksa aramızda dolaşan insan bile diyemeyeceğim kişiler cezasızlık algısı ile nice Narinleri aramızdan alıp koparacaklar.

Bu konuda hadım cezası getirilecek diyen siyasetçilere de çemkirenlere karşı hop orda dur diyelim.

Caninin katılın hakkını savunana kadar öldürülen canlarımızın haklarının ne olacağını soralım.

Bunu siyasi rengi ne olursa olsun doğrunun yanında olalım ve artık bu cinayetlere yavrularımızı, kadınlarımızı kurban vermeyelim.

Yine söylüyorum. İdam geri gelsin.

İbreti alem için bunları ipte sallandıralım ki, hem cezasızlık algısı ortadan kalksın, hem de yavrularımıza, canlarımıza kıyanların sonlarının ne olunduğu net gösterilsin.

Yoksa 40 yıl hapis vermişsiniz, inanın bu benim içimi soğutmaz.

Aksine öfkemi daha da körükler. Hem çocuklarımızın canlarına kıyacaklar hemde devletin imkanları ile yani bizlerin vergileri ile cezaevlerinde bakılacaklar.

Yok öyle yağma.

Başlıkta da söylediğim gibi idam geri gelsin.

Yoksa sosyal medya da ahlanıp vahlanıp nice çocuklarımızı kaybetmeye devam edeceğiz.