Hayatın karmaşasında birçok şey gelip geçici. Başarı, para, unvan… Ama geride kalan, bizi biz yapan iki güçlü kavram var: değer yaratmak ve değer vermek.

Bugünün dünyasında çok şey konuşuluyor hatta ciddi şekilde tartışılıyor.
Örneğin üretkenlik, yenilik, performans…
Ancak bu kelimelerin arkasında asıl anlamını bulduğu yer, değerle ilişkisidir. Bir kişi ya da kurum gerçekten ne zaman güçlüdür? Cevap basit bence. Başkaları için bir şey yaratabildiğinde, ve bunu yaparken karşısındakine değer verdiğinde asıl güç ortaya çıkıyor.

Değer Yaratmak,bir anlamda iz ve hoş bir Seda bırakmanın sanatı olsa gerek

Değer yaratmak, sadece bir şey üretmek değildir. Değer yaratmak, dokunmak demektir. Bir probleme çözüm olmak, bir ihtiyacı görmek, bir boşluğu anlamaktır. Bu bazen bir yazılımdır, bazen bir kitap, bazen bir tebessüm. Herkesin dünyasında yaratabileceği bir değer vardır. Mühim olan, hangi kanaldan katkı sunduğun değil; nasıl ve neden sunduğundur.

Yarattığın değerin arkasında samimiyet varsa, o değer kendini büyütür. Bu yüzden gerçek değer üretimi sadece bilgiyle değil, niyetle başlar.
Değer vermek,İnsan olmanın en derin halidir.
Birine değer vermek, sadece onu onurlandırmak değildir; aynı zamanda kendine de ayna tutmaktır. Değer verdiğin insan, seni nasıl bir insan olduğunla tanımlar. Dinlemek, anlamak, güvenmek… Bunlar maddi karşılığı olmayan ama hayatın bütün dengesini değiştiren güçlerdir.
Ne yazık ki değer, genellikle kaybedildikten sonra anlaşılır. Oysa insan, yaşarken kıymeti bilindikçe çoğalır.
Değer yaratmak ve değer vermek birbirinden ayrı düşünülemez. Birini yapıp diğerini ihmal edersen, dengesizlik başlar. Hem üretken olmalı, hem de insanı unutmamalıyız. Başarı, bu iki kavramın buluştuğu noktada kalıcı hale gelir.

Zaman geçiyor. Hepimiz bir iz bırakıyoruz bu hayatta. İnsani değerlere sahip olup bizi hatırlayacak olanlar, ne kadar kazandığımızı değil, ne kadar değer kattığımızı ve ne kadar değer verdiğimizi konuşacak.
O yüzden sorun kendinize.
Bugün, kime hangi değeri verdim? Yarın, neyi daha anlamlı kılabilirim?
Çünkü gerçek başarı, değere dönüşen izler bırakmaktır.
Bıraktığınız izler, kalıcı değer yaratıyorsa var olursunuz. Tarih o iz bırakanların eserleri ve sözleri ile doludur ve tekerrür eder.
“Bu konuda tarihe yön vermiş kişiler ne demiş?
” İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası dokunandır.” demiş bir hadisinde
Hz. Muhammed.
“Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.”
diye söyleyen Mevlâna Celaleddin Rumi gibi “İnsanları anlamak, onları yargılamaktan daha kıymetlidir.”
sözüyle özdeşleşen Sokrates ve
“Bir insanın gerçek gücü, başkalarına gösterdiği şefkatte gizlidir.”
Özdeyişi ile insanlığa farklı dersler sunan Mahatma Gandhi benzeri unutulmayan insanların, kendi değerlerini insanlığa yansıtarak yol gösterici oldukları düşüncesiyle ve İyi izler bırakmak dileklerimle,
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar