Kocaeli halk temsilcileri Taylan Bingöl, Merve Uzuner, Mehmet Tokgöz ve Nagihan Özcan, 3 Mart 1924’te kabul edilen üç önemli yasayı anarak, eğitimdeki laiklik ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bugün tehdit altında olduğunu vurguladı. 3 Mart 1924’te kabul edilen yasalar, Cumhuriyet Devrimi'nin en önemli kazanımlarından biri olarak tarihe geçti. Bu yasalar, eğitimde birliği sağlamak, hilafeti kaldırmak ve şeriat kurumlarını kapatmak amacı taşırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olma hedefi bir kez daha hayata geçti. Eğitimde laiklik, devletin güvencesi altına alındı ve her çocuğa eşit eğitim hakkı sağlandı. Şeriat ve hilafet yerine ise sosyal bir hukuk devleti anlayışı benimsendi. Ancak bu kazanımlar, Cumhuriyet’in yıkılmak istenmesinin ardından ilk hedef alınan unsurlar oldu.

Bugün, eğitimdeki laiklik ve bilimsel düşünce yerine, tarikatlar ve Diyanet İşleri, eğitim sisteminin bir parçası haline gelmiş durumda. Okullara imam atamaları yapılırken, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz yıl yaptığı müfredat değişiklikleriyle öğrencilere bilimsel düşünme becerilerini kaybettirdi. Eğitim, artık piyasa güçlerinin ve gericiliğin etkisi altına girmiş durumda. Binlerce çocuk, mesleki eğitim adı altında patronlara ucuz iş gücü olarak sunuluyor ve eğitim kalitesi her geçen gün düşüyor. Çocuk işçiler, eğitim hakkını kaybederken iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor.

Son yıllarda, siyasi iktidarın izlediği ekonomik politikalarla birlikte halkın yoksullaştırılması da hız kazandı. Bu yoksulluk, eğitim emekçileri, veliler ve öğrenciler üzerinde de etkili oluyor. Kayıt parası, ulaşım, kırtasiye, dershane gibi eğitim masrafları hızla artarken, eğitim patronlar için kâr kapısına dönüşüyor. Yoksul yurttaşlar içinse, eğitim hakkı gasp ediliyor. Öğretmenler, düşük maaşlarla çalışmaya zorlanırken, AKP hükümeti öğretmen adaylarını sefalet ücretine mahkûm ediyor. Yeni dönemde MEB Akademi ile öğretmen adayları 3 yıl boyunca düşük ücretlerle çalıştırılacak.

Eğitimdeki bu gerici dönüşüme karşı, Cumhuriyetin kazanımlarını savunmak için 3 Mart 2025’te birleşme ve direnme çağrısı yapıldı. Laikliği ve Cumhuriyet’i yeniden ayağa kaldırmak için birlikte mücadele edilmesi gerektiği ifade edildi.

Muhabir: MUHAMMET ALİ AKİPEK