CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de görüşülmesi beklenen “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 sayılı KHK’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında değerlendirmelerde bulundu. Gürer, Türkiye’de yaban hayatının giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi ve uyarısını açıkça dile getirdi: “Yaban hayatı korunmalı, ranta kurban edilmesin.”
Tehditler sıralandı: su, yangın, ilaçlar ve denetimsizlik
Gürer, su kirliliği, orman yangınları ve bilinçsiz tarım ilacı kullanımının yaban hayatını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtti. Ayrıca yaban hayatının avlakların varlığına bağlı bir düzen içinde olduğunu vurguladı; denetimsizlik ve yasaların uygulanmasındaki eksikliklerin durumu daha da zorlaştırdığına dikkat çekti.
Avcı dernekleri azalıyor, avcı sayısı artıyor
Gürer’in aktardığı verilere göre 2016’da 1.687 olan avcı derneği sayısı, 2025’te 896’ya düştü. Buna karşın avcı sayısı 2016’daki 277 binden 2025’te 359 bine yükseldi. Gürer bu çelişkiye işaret ederek, dernek sayısındaki azalma ile avcı sayısındaki artış arasındaki dengenin bozulduğunu söyledi. Ayrıca 2016’da 1.206 olan avlak sayısının 2025 itibarıyla 2.234’e çıktığını kaydetti.
Yabancı avcılar ve tür kaybı: Aladağlar örneği
Gürer, yabancı avcıların Türkiye’deki etkinliğinin arttığını belirterek 2011-2015 dönemiyle 2024-2025 av sezonu arasındaki değişime dikkat çekti. Niğde Aladağlar’dan örnek vererek, son beş yılda 54 yaban keçisinin yabancı avcılar tarafından vurulduğunu ve bunun karşılığında 5 bin lira alındığını söyledi. Ayrıca av turizmi kapsamında vurulmasına izin verilen 325 yaban hayvanından, Anadolu yaban koyunu, çengel boynuzlu dağ keçisi, kızıl geyik, ceylan ve karaca gibi türlerin de etkilendiği ifade edildi.
Doğanın dengesi bozuldu mu?
Gürer, su kaynaklarının azalması, tarımsal ilaçların yaygın ve bilinçsiz kullanımı ile yangın sonrası orman dokusundaki değişimin yaban hayvanlarının yaşam alanlarını daralttığını belirtti. “Bir zamanlar çok sayıda kaz ve ördek varken bugün türlerin büyük kısmını kaybettik” diyerek, su kaynaklarının kirlenmesi, fabrika atıkları, yangınlar ve bilinçsiz avcılığı başlıca nedenler olarak sıraladı. Geçici avlanma yasaklarının etkinliği konusunda da soru işaretleri olduğunu söyledi.
Veriler şeffaf değil, biyokaçakçılık cezası sınırlı
Gürer, biyoçeşitlilik verilerinin şeffaf biçimde paylaşılmadığını ve bunun gerçek tabloyu görmeyi engellediğini ifade etti. 2022-2024 arasında biyokaçakçılık kapsamında 10 yabancı uyruklu kişiye idari para cezası verildiğini anımsatan Gürer, son yıllarda ilgili verilerin paylaşılmasından kaçınıldığını savundu.
Milli parklar koruma alanı mı, ticari saha mı?
Gürer, milli parkların içinde karavan ticareti, araç parkları ve altyapı düzenlemeleri gibi uygulamalarla karşılaşıldığını, bunun koruma anlayışıyla bağdaşmadığını söyledi. Döner sermaye uygulamalarının bu alanları ticari kullanıma açtığını ve doğayı korumaktan çok gelir yaratma amacını güçlendirdiğini iddia etti.