İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Can Holding soruşturmasında çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. İlk aşamada 10 kişinin gözaltına alınmasıyla gündeme gelen dosyada, ikinci dalga operasyon başlatıldı. Yeni deliller ve MASAK raporları doğrultusunda, örgüt yapılanması içinde aktif rol aldıkları öne sürülen 35 kişi hakkında gözaltı kararı verildi.
İstanbul merkezli olarak Mersin, Iğdır ve İzmir'de eş zamanlı yapılan operasyonlarda aralarında iş dünyasından tanınan isimlerin de bulunduğu 26 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin ikamet adreslerinde ve şirket merkezlerinde yapılan aramalarda çok sayıda dijital materyal, faturasız belge ve şüpheli evraka el konuldu.
Gözaltına Alınanlar Arasında Tanıdık İsimler Var
Yürütülen operasyonun dikkat çeken detaylarından biri de gözaltına alınan isimler oldu. Binsat Holding Yönetim Kurulu Başkanları Arafat Bingöl ve Cengiz Bingöl, eski Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver, Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ ile Can Holding'in sahiplerinden Şakir Can ve Murat Can'ın eşleri Betül Can ile Zühal Can da gözaltına alınanlar arasında yer aldı.
Daha önce soruşturma kapsamında ev hapsi kararı verilen Kenan Tekdağ hakkında, yeni gelişmelerin ardından sürecin yeniden değerlendirilebileceği belirtiliyor.
Firari 6 kişinin yakalanması için çalışmalar sürerken, 3 şüphelinin ise yurt dışında bulunduğu tespit edildi.
Örgüt Yapılanması ve Suçlamalar Ne?
Savcılık kaynakları, Can Holding bünyesinde faaliyet gösteren çok sayıda şirket aracılığıyla suç örgütü yapısının oluşturulduğunu öne sürüyor. Soruşturma dosyasında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “örgütü yönetme”, “örgüte üye olma”, “nitelikli dolandırıcılık”, “vergi kaçakçılığı” ve “kara para aklama” gibi ağır suçlamalar yer alıyor.
İddialara göre, holding yapısı altında onlarca şirket kurulmuş, bu şirketler arasında paravan ilişkilerle yüklü miktarda kaynağı belirsiz para akışı sağlanmış, izler dijital ortamda gizlenmiş. Ayrıca faturasız işlemlerle ve sahte belgelerle vergi yükümlülüğü azaltılmış; böylece devlet zarara uğratılmış.
Savcılık, örgütün farklı sektörlerde şirket satın almaları yaparak suç gelirlerini meşrulaştırma çabasında olduğunu değerlendiriyor.
MASAK ve Mali Denetim Raporları Süreci Derinleştirdi
Soruşturmanın temel dayanaklarından biri, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve diğer mali denetim birimlerinin hazırladığı raporlar oldu. Bu raporlar, Can Holding bünyesinde faaliyet gösteren birçok şirketin gelir ve gider kalemleri arasında ciddi tutarsızlıklar olduğunu ortaya koydu.
Özellikle bazı şirketlerin hiçbir ticari faaliyeti olmamasına rağmen yüklü miktarda nakit sermaye artırımı yaptığı, bu artırımların da ortaklara borç olarak gösterilerek sisteme sokulduğu belirlendi. Bu yöntemin, "Varlık Barışı Kanunu" üzerinden suç gelirlerinin sisteme entegre edilmesi için kullanıldığı değerlendiriliyor.
Ayrıca örgüt üyelerinin, şirket yönetimlerinde sık sık değişiklik yaparak denetimlerin izini zorlaştırmaya çalıştıkları da raporlara yansıdı.
Medya, Eğitim ve Enerji Sektörlerine Yönelik Suç Gelirleriyle Yatırım
Soruşturmada en dikkat çeken başlıklardan biri de suç gelirlerinin medya, eğitim ve enerji gibi stratejik sektörlerde kullanılması oldu. MASAK’a göre, örgüt bu sektörlerde şirket alımları ve hisse devirleri gerçekleştirerek hem görünürlük hem de kamuoyu nezdinde meşruiyet sağlamayı hedefledi.
Can Holding’in, 2024 yılı sonunda Ciner Grubu’na ait medya şirketlerini satın alması da bu çerçevede değerlendiriliyor. Habertürk Gazetecilik, Show TV, Boğaziçi Radyo Televizyon, HT Spor Televizyon Yayıncılık gibi önemli medya şirketlerinin Can Holding tarafından devralınması, soruşturmanın medya ayağını daha da derinleştirdi.
Bu şirketlerin satın alınması sırasında kullanılan fonların kaynağına ilişkin güçlü şüpheler, soruşturma dosyasına girdi. Bu kapsamda, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçuna ilişkin delillerin incelendiği belirtiliyor.
Turgay Ciner Hakkında Tutuklamaya Yönelik Yakalama Kararı
Can Holding’in medya yatırımlarının uzandığı bir diğer isim ise iş insanı Turgay Ciner oldu. Yapılan incelemelerde, Can Holding ile Ciner Grubu arasında çeşitli mali ve ticari bağların bulunduğu, bu bağlar üzerinden yasa dışı gelirlerin aklandığı iddia edildi.
Bu kapsamda yurt dışında olduğu belirlenen Turgay Ciner hakkında “suçtan elde edilen mal varlığını aklama” suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Ayrıca Ciner’in sahibi olduğu Park Holding AŞ ve bünyesindeki birçok şirkete TMSF kayyum olarak atandı.
Oğlu Atilla Ciner ve Ciner Glass UK İcra Kurulu Başkanı Gökhan Şen tutuklanırken, Park Holding’in yönetim kadrosundan 10 kişi hakkında ise yurt dışı çıkış yasağı getirildi.
Kayyum Atanan Şirket Sayısı 49’a Yükseldi
Soruşturmanın başlamasından bu yana Can Holding, Ciner Grubu ve Park Holding bünyesindeki 49 şirkete TMSF kayyum olarak atandı. Savcılık açıklamasında, suçtan elde edilen gelirlerin bu şirketler üzerinden sisteme dahil edildiği, para transferlerinin karmaşık yapılarla gizlenmeye çalışıldığı belirtildi.
Son dalgada kayyum atanan şirketler arasında Turktab Tobacco, Park Elektrik, Park Sigorta, Kasımpaşa Sportif Faaliyetler AŞ ve çeşitli eğitim, enerji ve medya şirketleri de yer aldı.
Soruşturmanın derinleştirilerek sürdüğü, yeni gözaltı ve kayyum kararlarının gündeme gelebileceği belirtiliyor. Başsavcılıktan yapılan açıklamada, amaçlarının suçtan elde edilen gelirlerin tamamının kamusal denetime alınması ve suç örgütü yapılanmasının dağıtılması olduğu vurgulandı.
Prof. Dr. Remzi Sanver Kimdir? Gözaltı Gelişmesiyle Gündemde
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen geniş kapsamlı soruşturma kapsamında gözaltına alınan isimlerden biri olan Prof. Dr. Remzi Sanver, akademik çevrelerde olduğu kadar kamuoyunda da tanınan bir isim. Bilgi Üniversitesi’nin eski rektörlerinden olan Sanver, 35 şüpheliyi kapsayan ikinci dalga operasyonda gözaltına alınan 26 kişiden biri olarak kayıtlara geçti.
Peki, Remzi Sanver kimdir? Hakkındaki suçlamalar neler? İşte hem akademik geçmişi hem de hakkında yürütülen soruşturmanın detayları...
Remzi Sanver Kimdir?
Prof. Dr. Mehmet Remzi Sanver, 7 Haziran 1970 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinde doğdu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladıktan sonra üniversite eğitimine Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde başladı. Ancak akademik ilgisini iktisat alanına yöneltti ve aynı üniversitede İktisat Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora derecelerini aldı.
Akademik kariyerine İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde adım atan Sanver, burada hem öğretim üyeliği yaptı hem de Murat Sertel İleri İktisadi Araştırmalar Merkezi’nin kurucu direktörlüğünü üstlendi. 2006 yılında profesörlük unvanını aldı. 2011-2015 yılları arasında ise Bilgi Üniversitesi’nde rektörlük görevini yürüttü.
Sosyal tercihler, karar teorisi ve oy teorisi gibi alanlarda akademik yayınları bulunan Sanver, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok bilimsel toplantıya katıldı. Akademik kimliğinin yanı sıra Galatasaray Spor Kulübü’nde bir dönem Genel Sekreterlik ve Yönetim Kurulu Sözcülüğü görevlerinde de bulundu.
2015 yılından bu yana Fransa’da CNRS bünyesinde araştırma profesörü olarak çalışan Sanver, Paris Dauphine Üniversitesi’ne bağlı LAMSADE araştırma laboratuvarında akademik faaliyetlerini sürdürmektedir.
Neden Gözaltına Alındı?
17 Ekim 2025 tarihinde, İstanbul merkezli olarak yürütülen ve Mersin, İzmir ile Iğdır illerini de kapsayan eş zamanlı operasyonlarda, 35 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Can Holding soruşturması kapsamında gerçekleştirilen bu ikinci dalga operasyonlarda 26 kişi gözaltına alındı.
Remzi Sanver de bu kişiler arasında yer aldı. Soruşturma dosyasına eklenen yeni MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) raporları ve elde edilen deliller doğrultusunda, gözaltına alınan isimlerin örgütsel bir yapılanma içinde aktif roller üstlendikleri değerlendirildi.
Operasyonlar İstanbul İl Jandarma Komutanlığı KOM Şube Müdürlüğü tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gerçekleştirildi.
Hakkındaki Suçlamalar Neler?
Prof. Dr. Remzi Sanver hakkında yöneltilen suçlamalar, örgüt yapılanmasıyla kurulan mali ilişkilerle bağlantılı. Savcılık kaynaklarına göre, gözaltına alınan kişilerin, suç örgütü yapısı içinde finansal destek sağladıkları, örgütün faaliyetlerine katkıda bulundukları iddia ediliyor.
Remzi Sanver’in doğrudan örgüt üyeliği ya da yönetici konumunda olup olmadığına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak soruşturma sürecinde elde edilen dijital materyaller ve belgelerin incelenmesiyle birlikte, mali bağlantılar ve örgüt içindeki olası görev dağılımları netlik kazanacak.
Şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda dijital veri depolama aygıtları, banka dokümanları ve çeşitli evraklar ele geçirildi. Bu verilerin, örgütsel yapılanmanın ve finansal trafiğin detaylı biçimde çözümlenmesi için delil niteliği taşıdığı belirtiliyor.
Soruşturma Sürüyor
Remzi Sanver'in gözaltına alınması, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, soruşturmanın kapsamı her geçen gün genişliyor. Şu ana kadar 121 şirketin mal varlığına el konulmuş ve TMSF kayyum olarak atanmış durumda.
Henüz 3 kişinin yurt dışında olduğu belirlenirken, firari 6 zanlının yakalanması için çalışmalar devam ediyor. Delil incelemeleri derinleştikçe, gözaltı sayısının artabileceği öngörülüyor.
Remzi Sanver’in sorgusu ve adliyeye sevk süreciyle ilgili gelişmelerin, ilerleyen günlerde kamuoyuna açıklanması bekleniyor.