Yazıyoruz, çünkü buna ihtiyacımız var. Söylemediğimiz, kimseye anlatmak istemediğimiz duygu ve düşüncelerimizi bir şekilde dışarı çıkarma ihtiyacı hissediyoruz. Yazmak bizim için bir meditasyon aracı haline geliyor. Bazı insanlar kendilerini yazarak ifade edebiliyorlar. Konuşmakta sıkıntı çeken insanlar kendilerini yazarak ifade eder. Kimileri için yazmak iç dökmekten ibaretken, bazıları için derinlik ifade ediyor. Kendimizi bulmamıza yardımcı oluyor. Bazen rahatsız hissetmenin, acıyı yaşamanın bir yolu. Varlığımızı ortaya koymak, yemek içmek gibi bir ihtiyaca dönüşüyor yazmak. Bir çok insan çocukluğunda günlük ile yazmaya başlar. Kendi tarihini yazar. Yazmak denildiğinde bazı insanlar aşkla tanıştığında şiir yazar. Hayatımızda bir çok insanla karşılaştığımızda şiir yazdığından bahseder. 20 yaşında bir genç şiir yazıyorsa 20 yaşındadır. 40 yaşında bir insan şiir yazıyorsa o şairdir. Çünkü buna tutkuyla bağlıdır. Bazı insanları en çok mutlu eden şey yazmaktır. Ama kendinizi mutlaka yazmak konusunda geliştirmeniz gerekiyor. Öncelikle çok fazla okumalısınız. Bazı insanlar için okumaktan önce yazmak geliyor. Bu bir ihtiyaç. Yazar olmak isteyen bir insan için onun reçetesindeki ilk madde okumak olmalıdır. Yazmak bir ihtiyacın karşılığıdır. Yazmak dünyanın ve kendimizi anlamanın bir yolu. Sait Faik Abasıyanık’a göre yazmak delirmemenin bir yolu. Bazı yazarlara göre yaşamanın önemi. Bazıları için bir ağırlıktan kurtulmanın bir yolu. Bazıları için acıdan kurtulmanın bir yolu. Peki yazar olmak isteyen biri nasıl bir yol izlemeli. Bu konuda önemli tavsiyeler var. Yazmak doğuştan mı gelir? Bu doğru değil. Yazarlık bir sanat dalı gibi öğretilebilir. Bu nedenle yazmaya gönül verenlere tavsiyem yazmaktan vazgeçmeyin.