“Ya Yanlış Yaparsam?” Diyerek Yaşamı Kaçırmak

Abone Ol

“Ya yanlış yaparsam?” sorusu, bireylerin karar alma süreçlerinde sıklıkla karşılaştığı bir içsel çatışmadır. Bu duygu çoğunlukla kaygı, belirsizlik korkusu ve başarısızlık endişesi ile ilişkilidir. Toplum baskısı, aile beklentileri ve bireysel mükemmeliyetçilik, bu korkunun daha derin kökler kazanmasına neden olur.

Hayat, bir dizi karardan ibaret. Sabah hangi kıyafeti giyeceğimizden, hangi üniversiteye gideceğimize kadar. Ve her kararın gölgesinde puslu bir fısıltı:
“Ya yanlış yaparsam?”

Hepimiz bu cümleyi içimizden geçirmişizdir. Bazılarımız için bu sadece bir düşünceyken, bazılarımızın hayatına yön veren bir endişe halini alır. Karar alırken defalarca düşünmek, ihtimalleri tekrar tekrar tartmak, başkalarının onayını almak, hatta bazen hiç harekete geçmemek…

Oysa yanlış yapmaktan bu kadar korkmak, doğru yapma ihtimalimizi de elimizden alıyor. Çünkü risk almadan, hata yapmadan öğrenemiyoruz. En güzel pişmanlıklar bile, yaşanmış bir hayatın izidir.

Düşünün; bisiklet sürmeyi ilk öğrendiğinizde hiç düşmemiş miydiniz? Şimdi dönüp o düşüşlere gülümsüyorsunuz. Hayat da öyle: Birkaç düşmeden sonra dengeyi buluyorsunuz.
Bu duygunun içerisinde barındırdığı bileşenler,Mükemmeliyetçilik,Kaygı Bozuklukları ve Öğrenilmiş Çaresizlik olarak adlandırılan davranışsal durumlardır. Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler, bireyin yeni adımlar atmaktan kaçınmasına neden olduğundan sorun yaratır ve büyür

Kendimize daha nazik olmayı öğrenmeliyiz. Her yanlış, aslında bir “doğruya daha yakın” adımdır. Korkularla değil, cesaretle yürüyenler hayallerine ulaşır.

Bazen hata yapmaktan değil, hiç denememekten korkmalı insan.

“Ya yanlış yaparsam?” düşüncesi, insan doğasının kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak bu duygu hayatı yönlendirmeye başladığında, bireyin potansiyelini sınırlayabilir. Bu nedenle, hata yapmanın öğrenmenin bir parçası olduğunu kabul etmek ve kendine karşı daha anlayışlı olmak, sağlıklı bir psikolojik gelişim için kritiktir.

Sinan Bayraktar