Son yıllarda ülkemizde artan intihar ve cinnet vakaları, toplumsal psikolojimizin ne kadar bozulduğunu gözler önüne seriyor.
Her geçen gün daha fazla insan, yaşadığı travmaları aşmakta zorlanıyor, yaşamın yükü altında eziliyor.
Bu durum, intihar ve cinnet gibi ciddi ruhsal problemleri tetikliyor. Peki, bu artışın arkasında ne var ve nasıl bir çözüm önerilebilir?
İlk sırada tabiki ekonomik sıkıntılar ve gelecek korkusu yer alıyor.
Türkiye, son yıllarda ekonomik açıdan büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı.
Yüksek enflasyon, işsizlik, geçim sıkıntısı ve maliyetlerinin artışı, toplumun büyük bir kısmını derinden etkiledi.
İnsanlar, hayatlarını idame ettirmenin giderek zorlaştığını hissediyor, bu da psikolojik olarak tükenmişlik hissine yol açıyor.
Gelecekle ilgili belirsizlik, insanlarda umutsuzluk ve çaresizlik duygularını artırıyor.
Bu da intihar ve cinnet gibi uç noktalara ulaşan psikolojik krizlere neden oluyor.
İkinci sırada ise bence aile içi şiddet yer alıyor. Aile içindeki huzursuzluklar, şiddet, boşanmalar ve çocuk istismarları, insanların ruh sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.
Ve günümüzün en önemli problemi dijitalleşmeden kaynaklandığını düşündüğüm: toplumsal yalnızlık ve iletişimsizlik. ,
Sosyal medya kullanımı arttıkça, insanlar fiziksel olarak daha fazla yalnızlaşmaya başladı.
Yüz yüze ilişkilerin yerini, sanal dünya aldı.
Yine hem dijitalleşme hem de ekonomik sorunlar nedeniyle oluşan tükenmişlik hissi de psikolojik bozukluklar arasında yer alıyor.
Bence ülkemizin en önemli eksiği vatandaşlara yönelik uygulanabilir, erişilebilir ve devamlılık arz eden bir psikolojik destek hizmeti bulunmaması.
Vatandaşlarda da psikolojik sağlık konusunda, yeterli farkındalık bulunmuyor.
Pek çok insan, yaşadığı ruhsal sorunları dile getirmekten çekiniyor.
Psikolojik destek almak, toplumda hala bir zayıflık hatta halk dilinde "delilik" olarak görülebiliyor.
Ya da bazıları için gereksiz masraf sayılıyor.
Oysa ki, ruhsal sağlık, tıpkı fiziksel sağlık gibi önemli bir konu.
Bu konuda, meslektaşlarımızın rolü de göz ardı edilemez.
Günümüz dijital medyasında, daha fazla tıklanma hırsı da vatandaşları bunalıma sürükleyebiliyor.
Çözüm yollarının başında ise erişilebilir psikolojik destek geliyor. Bu konuda da hükümete büyük görev düşüyor.
Psikolojik destek, her insana ulaşabilir olmalı.
Okullarda ve iş yerlerinde stresle başa çıkma ve sağlıklı iletişim gibi konularda eğitimler verilebilir.
Sonuç olarak, ülkece yaşadığımız psikolojik bunalımlar, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Ve önlem alınmazsa telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir.