Kültür & Sanat

“Tarihini Bilmeyen Millete Başka Bir Tarih Yazdırılır”

15. Kocaeli Kitap Fuarı’nda konuşan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, milletin kendi tarihini öğrenmemesi durumunda yönlendirmeye açık hâle geldiğini vurguladı.

Abone Ol

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl “Anadolu Mayası” temasıyla düzenlenen 15. Uluslararası Kocaeli Kitap Fuarı, ikinci gününde de güçlü içerikleri ve nitelikli söyleşileriyle dikkat çekti. Kocaeli Kongre Merkezi’ndeki Selim Sırrı Paşa Salonu’nda konuşan İslam Tarihi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ve yazar Tarık Tufan, tarih ve edebiyat ekseninde çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Sırma, halkın tarihine sahip çıkmaması hâlinde kimlik kaybına uğrayacağını belirtirken, yazar Tarık Tufan ise çağımızın insan ilişkilerini ve kelime yoksunluğunu derinlemesine ele aldı.

“Bu Millet Kendi Tarihini Öğrenmek İstemiyor”

“Pervari’den Paris’e” başlıklı söyleşisinde Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, tarih bilincinin toplumlar için yaşamsal bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Konuşmasında özellikle Filistin ve Gazze konularına da değinen Sırma, geçmişte bu toprakların Osmanlı hâkimiyetinde olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:

“Maalesef bu millet kendi tarihini öğrenmek istemiyor. Tarihini bilmeyen milletlere başka bir tarih öğretilir ve onlar üzerinden yeni bir kimlik inşa edilir. Gazze, bizimdi. Ancak yapılan yanlış politikalarla elimizden kaydı. Bir millet okumuyorsa, ona tarih yazdırırlar ve o milleti yönetirler.”

Sırma, tarihten kopukluk yaşayan toplumların kendi geleceğini de inşa edemeyeceğini belirtti.

Tarık Tufan: “Kelimelere Olan İhtiyacımız Azaldı”

Yazar Tarık Tufan, “Edebiyat Hayat Memat” başlıklı söyleşisinde, edebiyatın günümüz insanı için giderek daha yaşamsal bir hâl aldığını söyledi. Modern çağda kelimelerin, duyguların ve iletişimin değerini yitirmeye başladığını ifade eden Tufan, şu tespitlerde bulundu:

“Artık insanlar kelimeleri yutuyor. Kelimelere olan ihtiyacımız azaldı. Aynı şekilde insanla olan iletişimimiz de azaldı. İnsan zamanla yaşadığı mekâna, kullandığı eşyaya ve ilişki kurduğu dile benzemeye başlıyor.”

Edebiyatın yalnızca estetik değil, ruhsal bir direnç biçimi olduğunu vurgulayan Tufan, “Edebiyat bizim için bir zaruriyet haline geliyor” diyerek sözlerini sürdürdü.

“İnsanın İletişimi Güçlendikçe Yalnızlığı Artıyor”

Günlük yaşamdan örneklerle çağdaş insanın yalnızlaştığına dikkat çeken Tufan, teknolojinin iletişimi kolaylaştırırken insanları birbirinden uzaklaştırdığına işaret etti:

“Eskiden esnafla sohbet eder, selamlaşırdık. Şimdi en çok kargocuyla muhatabız. Onunla bile bazen sadece kod paylaşarak iletişim kuruyoruz. Görüntülü aramalarla idare etmeye başladık. Büyüklerimizi, akrabalarımızı daha az ziyaret eder olduk.”

Tarık Tufan, iletişim araçlarının gelişmesine rağmen insanın iç dünyasında yalnızlaştığını, bunun da çağımızın en trajik durumu olduğunu belirtti. “Kelimelerimizi, duygularımızı, insanla olan ilişkimizi kaybediyoruz,” diyerek insanın duygusal dünyasının giderek daraldığını ifade etti.