Tarçın’ın Gözünden
“Bugün yine sabahın erken saatlerinde, şehrin gürültüsünde bir kaldırım kenarındaki soğuk taşlarda uyandım. Gece çok soğuktu ve Ayşe teyzenin bana verdiği karton kutum, bir adamın telefonla konuştuktan sonra ki öfkesine maruz kalmıştı.
İçimde şimdi bir boşluk var. O boşluk, karın guruldamasından, vücudumdaki yorgunluktan, bir ısınma arzusundan mı geliyor, yoksa kaybolan güvenimden mi, bilmiyorum.
Bugün de yiyecek bir şeyler bulamazsam sanırım öleceğim. Önce, akşamdan kalma bir ekmek parçası buldum, ama yerimden birkaç adım atmamla bir çocuk karşıma çıktı. Korkunç bir gülümsemeyle taş atmaya başladı. Nedenini bilmiyorum, belki tüylerim kirli, karnım aç ya da sadece ürkek bakışlarım rahatsız etti onu. Ama o taşlar canımı acıttı, buna alıştım artık. Zaten sokakta yaşayan bir hayvansanız, her an her şey olabilir.
Kimseye güvenim kalmadı. Birkaç kez bir kişinin elinde ekmek parçası gördüm, ama ona yaklaşmaya çalıştığımda arkasını döndü ve hızla yürüdü. O da korkuyor, belki de…
Ama bir şey var içimde, sanki bir umut ışığı yanmaya devam ediyor. Çünkü bu sokaklarda sadece açlık ve şiddet yok, bazen bir tekme kadar uzak da olsa bir dokunuş, biraz nazik bir söz de olabilir. Yine de yaşamaya devam ediyorum.”
Bunlar Tarçın’ın bir günü. Tarçın her gün korku içinde yaşıyor. Onu yemeyi bekleyen bir yırtıcı yok. Tek bir şey var oda ‘insan’.
İnsanoğlunun en büyük hatalarından biri, empati yoksunluğudur. Belki de bir günlüğüne sokakta yaşayan bir kedinin ya da köpeğin gözünden dünyayı görebilseydi, o soğuğu, sıcağı, şiddeti, geceyi ve gündüzü hissedebilseydi, zalim ve acımasız olmazdı. Bu basit empati, hayatı daha merhametli ve daha anlayışlı bir şekilde yaşamamıza yardımcı olabilir.
Dostoyevski’nin Ezilenler kitabında çok güzel açıklamış aslında;
“Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu aslanın bir ceylanı yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.
Aynı hikâyeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.
Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide 2 farklı yargı oluşturabilir. Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikâyeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.