Kiymetli okuyucularım,
Bugün size hem nefesi hem sindirimi hem de gözleri ince ince koruyan zarif bir bitkiden söz etmek istiyorum: Rezene.
Anadolu’nun birçok yerinde kendiliğinden yetişir; sarımsı çiçekleri, ince yaprakları ve kendine özgü anason kokusuyla hemen tanınır. Fakat bu hoş kokunun gerisinde güçlü bir içerik yer alır.
Rezene tohumlarında bulunan anethol, fenkon ve flavonoidler, onun şifa etkilerinin temelini oluşturur.
Öncelikle sindirim sistemi için doğal bir ustadır.
Gaz birikmesini önler, bağırsak spazmlarını hafifletir, ağır yemeklerden sonra oluşan şişkinliği sessizce dağıtır. Mide ve bağırsakta biriken gerginliği tek tek çözer, sindirimin daha rahat bir akışla ilerlemesini sağlar.
Bununla birlikte çoğu kişinin bilmediği bir başka etkisi solunum sistemi üzerinedir.
Rezene tohumu kaynatıldığında ortaya çıkan uçucu yağlar balgamın yumuşamasına yardımcı olur, öksürüğü hafifletir, nefes yolunda biriken yükü azaltır. Soğuk algınlıklarında sakin bir destekçi gibi devreye girer.
Üçüncü ve yine pek bilinmeyen tarafı ise göz sağlığı üzerindeki etkisidir.
İçeriğindeki flavonoidler ve antioksidanlar sayesinde göz hücrelerini serbest radikallere karşı korur. Bu nedenle eski tıpta rezene suyu, yorgun veya iltihaplanmaya yatkın gözlerde hafif kompres olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise rezene çayının düzenli tüketimi, göz dokularının korunmasına yardımcı doğal bir destek olarak görülmektedir.
Kullanımı oldukça basittir:
1 tatlı kaşığı ezilmiş rezene tohumu, 1 bardak kaynar suyla 5–7 dakika demlenir. Yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi destekler; gece yatmadan önce içildiğinde ise hem nefese hem de genel rahatlığa katkı sağlar.
Hamilelik döneminde yüksek miktarda kullanılmamalıdır.
Kiymetli okuyucularım,
Rezene, bedenin üç ayrı kapısında aynı anda nöbet tutan bir bitki gibidir:
Nefeste hafiflik sağlar, midede rahatlık bırakır, gözlerde berraklık korur.
Ve bütün bunları sessizce yapan bir doğa ustasıdır.