2024 yılı itibarıyla Türkiye yollarında 150 bini aşkın elektrikli araç bulunurken, bunların üçte birinden fazlası Çin menşeli otomobillerden oluşuyor. Bu yükselen trend, sadece araç parkını değil, aynı zamanda 8,6 milyar dolarlık satış sonrası pazarını da derinden etkiliyor. Özellikle BYD’nin Manisa’da 1 milyar dolarlık yatırımla kurduğu yıllık 150 bin araç kapasiteli üretim tesisi, servis, bakım ve yedek parça sektöründe yeni dinamikler yaratıyor.
İstanbul Ticaret Odası 52’nci Komite Başkanı ve Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, Çinli markaların pazarın büyümesinde önemli rol oynadığını belirterek, “Satılan her aracın ardından 10-15 yıl sürecek bir satış sonrası süreç var. Çinli markaların yedek parça ve servis ekosistemi henüz Avrupa markaları seviyesinde olmasa da hızla gelişiyor ve biz buna hazırlıklı olmalıyız” dedi.
Aşçı, Çin’den ithal edilen parçaların ileride Türkiye’den Çin’e ihraç edilmesinin mümkün olduğunu, bunun için kalite, hız ve veri yönetimi alanlarında gelişimin şart olduğunu vurguladı. Türkiye’deki üreticilerin Çinli devlere Tier-2 seviyesinde tedarikçi olma potansiyeline dikkat çekti.
Çinli markaların Türkiye’de henüz geniş bir servis ağı kuramamış olmaları, bağımsız servisler için yeni fırsatlar sunuyor. Teknik destek, eğitim ve hızlı parça erişimi alanındaki boşluklar, yeni iş modelleriyle doldurulabilir. Motor Aşin ise 90 ülkeye yaptığı ihracat ve geniş ürün çeşitliliğiyle bu dönüşümün merkezinde yer almayı hedefliyor.
Saim Aşçı, “Bu yalnızca ürün değişimi değil, aynı zamanda sektörde yeni bir ticari kültürün gelişimi. Artık otomotivde teknik bilgi kadar Çin kültürünü de anlamak gerekiyor. Tedarik zekası, kültürel uyum ve lojistik çeviklikle ilerleyeceğiz” diye ekledi.
Çin, nadir toprak elementleri ve stratejik yeraltı kaynaklarıyla küresel tedarik zincirinin kritik halkası olurken, teknoloji yatırımları ve üretim deneyimiyle otomotiv sektöründe yeni bir düzen kuruyor. Elektrikli araçlar, batarya teknolojileri ve yazılım tabanlı mobilite çözümlerindeki ivmesi, dünya otomotiv pazarını yeniden şekillendiriyor.
Aşçı, “Bugün otomotivin geleceğini konuşurken Çin’in rolünü görmezden gelmek mümkün değil. Çin artık sadece üretici değil, sektörde oyun değiştiren bir güç” diyerek sözlerini tamamladı.
Satış sonrası pazarda rekabetin artacağı ve iş birliklerinin çeşitleneceği bu dönemde güçlü tedarik yapısı, dijitalleşme ve stratejik uyumun önemine dikkat çeken Aşçı, “Artık değişimi seyretmek değil, yön vermek zamanı. Seyretmeyeceğiz, yön vereceğiz” ifadelerini kullandı.