Geçtiğimiz haftaki yazımda İsveç’in NATO üyeliği hakkında Türkiye ile nasıl bir yol izlediğini, üyelik sürecinin nasıl olacağını ve ülkemizin bu konudaki önemini anlatmıştım. Geçtiğimiz hafta yine bir provokasyona ve adi bir saldırıya izin veren İsveç daha bu konunun sıcaklığı geçmeden yeni bir skandala imza attı. Skandalında ötesinde bir alçaklık demek daha doğru olur. Danimarka’da aşırı sağcı ve ırkçı bir parti kurmuş olan hakkında ırkçılık ve iftiradan kesinleşmiş cezası olan ve yine 13 ile 17 yaş aralığındaki gençler ile cinsellik hakkında iğrenç sohbetler yapan meczup bir politikacı geçtiğimiz günlerde kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’e yönelik alçak bir saldırıda bulundu. Saldırıyı Stocholm Türk Büyük Elçiliği önünde gerçekleştirdi. Babasının aktardığına göre küçük yaşlarda geçirdiği bir kaza sonucu beyin ameliyatı olan bu meczup provokotör sanırım o ameliyatta bu değerli organı kaybetti. Yapılan bu saldırıyı İsveç hükümeti ‘’İfade özgürlüğü’’ olarak tanımlayıp hem olayın vuku bulmasına hem de İsveç Polisi nezaretinde yapılmasına ön ayak oldu. Madrid mutabakatından beri bir adım öne gitmeyen süreç aksine yapılan bu alçak saldırılar ile geriye gidiyor. Asırlardır İslam'ın sancaktarlığını yapan bir milletin ve ümmetin hassas duyguları ile oynanıyor. Türkiye güçlendikçe üstüne geliyorlar ve kutsallarına dokunmaya çalışıyorlar. Batı bir kez daha ikiyüzlülüğünü ve İslam fobisini bir tokat gibi yüzümüze vuruyor. İsveç Özgürlük tanımını canı istediği gibi tanımlıyor. Halbuki değil miydi özgürlük, karşındaki kişinin hakkına tecavüz edilmediği sürece özgürlüktür.
Geçmişte yaşanan tüm tutarsızlıklara ve ikiyüzlülüğe rağmen Türkiye Cumhuriyeti diplomasi kanallarını açık tutmak sureti ile statükocu ve barış yanlısı siyasetini devam ettirmiştir. Türkiye, İsveç’in NATO üyeliği sürecinde de makul ölçüler çerçevesinde ve haklı gerekçeleri ile somut adım beklemiştir. İstenen ve hakkımız olan adımlar bir türlü atılmamıştır. Gelinen süreç artık somut adım olmadan müzakere edilemeyecek bir hal almıştır. Emekli Büyük Elçi Uluç Özülker’in bir ulusal kanalda aktardığı bilgiye göre İsveç’in somut adımları atmasının Anayasa değişikliğinden geçecek olması mutabakatta bahsedilen maddelerin ve Kuran-ı Kerime yapılan alçak saldırının cezasız kalacağı yönünde sinyaller vermektedir. Ancak birçok alt başlığa ayırabileceğimiz diplomasi türlerinden biri olan zorlayıcı diplomasinin savunma şeklinde kullanılması sonuca gitmemiz açısından önem taşıyacaktır. Devletlerarası ilişkilerde askeri bir seçenek olmadan yürütülen diyaloğun tanımı olan diplomasi ve onun kanalları bu krizin lehimize sonuçlanması açısından kullanılmalıdır. Zorlayıcı diplomasinin alt başlıklarından biri olan ‘’Zımni Ültimatom’’ bu süreçte seçeneklerimizden biri olmalıdır. Karşındaki muhattap’ın geri adım atması yönünde kararlı ve inandırıcı duruş sergilemeyi amaçlayan ve istenilenin bir süre verilmeden yerine getirilmesini amaçlayan Zımni Ültimatom, Uluslararası İlişkiler terimi olan Havuç ya da Sopa kavramları üzerine oturtturulacak süreç üstüne inşa edilmelidir. Geri adım atmanın karşılığında Havuç yani ödül, yapılan yanlışta ısrara devam edilirse Sopa yani süreci sonlandırma ya da askıya alma seçeneği değerlendirilmelidir. Öyle ki sürecin sonucunun olumsuz olması neticesinde NATO’dan çekilmek de bir seçenek olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak Batının ikiyüzlülüğünü bir kez daha gördüğümüz bu süreçte, gün geçtikçe güçlenen Bölgesel güç olma yolunda önemli mesafe kat etmiş, savunma sanayisinde adından söz ettiren, bölgesinde oluşan krizlerde ya da savaşlarda diplomatik olarak arabuluculuk yapacak seviyeye gelmiş bir güç olan ülkemize saldırılar devam ediyor ve edecektir. Bu alçak saldırının Türk Büyük Elçiliği önünde yapılmış olması bile bir tesadüf değildir. Bu durumu anlatacak en güzel cümleyi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli Salı günü yaptığı grup toplantısında çok güzel kurmuş ve ifade etmiştir: ‘’Türk demek İslam demektir. Elbette dinin sahibi Allah’tır. Ama Türk milleti mukaddesat onurunu gözü kara şekilde müdafaa edecek kahramanlıktadır. Yedi düvele, özellikle İsveç hükümetine hatırlatırım ki Allah tektir, ordusu Türk’tür’’. Kuran-ı Kerimi yakmakla onu yok edeceğini düşünenler şunu iyi bilmelidir, kıyamete kadar tek bir harfi bile değişmeyecek ve değiştirilemeyecektir.
Yorum yazarak Kocaeli TV Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli TV hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli TV editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli TV değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli TV Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli TV hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli TV editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli TV değil haberi geçen ajanstır.