Kendimize dışarıdan bakmak gücü

Abone Ol

Sosyoloji eserleri okurken filozofların söylemleri üzerinde çok dururdum. Halen daha bu söz ve öz deyiş gibi olan öğretilerden dersler çıkarmaya çalışırım.

Yine geçenlerde bir okuma yaparken Sokrates'in dediği gibi " İncelenmemiş hayat, insanoğlu için yaşamaya değmez " ve gerçek bilgeliği bilmenin yolu " Kendini bilmektir ".

Sokrates’in bilgelik üzerine olan sözlerine her zaman değer vermişimdir. Onun bilgelik sözlerine bağlı kalıyorum ve dürüst eylemlerin kendini daha iyi tanıma sürecinin sonuçları olduğunu kişisel deneyimlerimden söylüyorum.

Okuyucularımızın çoğunun inancında olan İslam felsefesinde ve onun yüce kitabı Kuran’ da birçok ayette kişinin kendini bilmesi konusunda öğütler ve öğretiler bulunduğunu ve birçok surede tekrarlanarak önce kendinize bakmanız gerektiğinin öğretilerini görmekteyiz.

Peki kendini mükemmel bir şekilde tanımanın doğru yaklaşımımızın ne olduğunu nasıl bilelim ki kendimizi bu konuda daha doğru yönetelim.

Gençlik yıllarımda ve çalışma yaşamımın orta evrelerinde, nasıl göründüğümü umursamamakla, kibirli olmak ve gereğinden fazla umursamak arasında gidip geldim. Bazen içim ve dışım uyuşmuyordu ve sadece uyumsuz olmakla kalmıyorlardı, aynı zamanda zıtlıklarda yaşayabiliyordum. Onu bugün için şöyle yorumluyorum, içimdeki özel kişiliğimi takdir etsem de, bazen dışımla olan ilişkimi kaybedebiliyordum.

Çoğu zaman ve her safhada bu iç ve dışa bakış ilişkisini ve bu ilişkinin gelişmesini ön sıradan izledim. İnsan olmanın gerçekliği, diğer insanları önce dışarıdan görmemizdir.

Gerçekten başkalarına nasıl göründüğünüzü biliyor musunuz?

Eğer benim gibiyseniz, insanların sizi nasıl gördüğüne dair zihninizde bir görüntü vardır. Bazen görüntü gerçeklikten biraz daha iyidir. Bu yazıları yazdığım sıralarda yurt dışındayım. Geçen gün erken saatlerde bir alışveriş yerinde dolaşırken karşıma gelen aynaya baktım ve o günkü kıyafetimin beni hiç yansıtmadığını fark ettim. Bunu neden yaptığımı sorguladığımda tanınmadığım bir yerde kendi tabirimle abuk subuk bir kıyafet giymenin ne mahsuru olabilir düşüncesinin hakim olduğunu anladım. Kimse benim görünüşümle ilgilenmiyordu ama benim öz bakışım bu sen değilsin yorumunu yapıyordu.

Eğer içten evrimleşmişseniz ama dış görünüşünüze küçümsemeyle yaklaşıyorsanız, o zaman bir dengesizlik var demektir. Bu, sadece nasıl göründüğümüze odaklanıp içimizdeki kim olduğumuzu sevmeyi görmezden geldiğimizde olanın tam tersidir.

Kendime sürekli önerdiklerimi size de önereceğim.

Aynaya bakın

Sadece saçınıza veya kıyafetinize bakmanızı kastetmiyorum, aynanın karşısına oturun ve 30 saniye boyunca kendi bakışınızı tutun, sonra dinlenin. Sonra 1 dakika, sonra 2 dakika deneyin. Kendinizi ve dışarıdan ne kadar güzel (veya yakışıklı) olduğunuzu gerçekten görün. Kendimizden kaçınmak için enerji harcamak yerine, nasıl göründüğümüzü net bir şekilde görmekle barışmanızı öneriyorum. Görünüşümüzü sevmek, Öz kabulün radikal bir biçimidir. Bunu örtbas etmek veya bedeninizden uzaklaşmak yerine, gözlerinizi tam anlamıyla kendi teninizde rahat olmaya açın.

Benzersizliğinizi kucaklayın.

Bunu kendiniz için yapın. Görünüşümüzü sevmek, mirasımızı ve bizi yaratan her şeyi kucaklamak anlamına gelir. "Tek başına yeterlisin; kimseye kanıtlayacak hiçbir şeyin yok." Dış görünüşünü sevmek, kendine yeterli olduğuna inanmak anlamına gelir. Bunu yaparak, başkalarına da kendilerini sevme izni vermiş olursun.

Hissettiklerinizi hissetmenize izin verin.

Her güne “Kendimi seviyorum” diyerek başlayın.

Aşk aktiftir. Kendini sevmek, ilk başta gerçekçi olmayan, kendinize koyduğunuz koşullara dayanarak sevgiyi esirgeme alışkanlığınızı kırmanızı gerektirir. Bu, nihayetinde eleştirel öz konuşma yerine iç monologu "Seni seviyorum"a dönüştürmek anlamına gelir.

Çoğu zaman kendinizi küçük bir çocuk olarak hayal ederek kendinize karşı şefkatli olun. Yetişkin bedeninizin içinde her zaman orada olan o çocuk olarak kendinizi sevmeyi öğrenin. Bu hayatınızı değiştirecektir. Kendinizi sevin, gününüzü sevin, hayatınızı sevin!

Kendiniz üçüncü şahıs olarak düşünmeye başladığınızda üç temel fayda sağlayacaksınız

Ben ve diğerleri arasındaki sürekli karşılaştırmalar büyük ölçüde azalacak. Temel karşılaştırma sadece ‘’Sen ve Sen’’ arasında gelişecek, duygusal refahınız gelişerek sahip olduklarınıza bakmaya ve hayatınızda gerçekten başarmak istedikleriniz üzerinde çalışmaya başlayacaksınız.

En çok da ne olacak biliyor musunuz?

Biraz daha fazla bilgeleşecek ve daha iyi kararlar almaya başlayacaksınız. Böylece işiniz, yaşam kaliteniz ve insanlarla ilişkileriniz zamanla geliştiğinde, dinlerken sabırlı, ihtiyaç duyulana kadar hızlı tepki verme veya görüşlerimi dile getirme cazibesine kapılmayan, ne yapabileceğini ve neyi geliştirebileceğini açıkça tanımlayabilen ve son olarak, işleriniz istediğiniz gibi gitmediğinde insanları, koşulları suçlamayı bırakan keyifli ve mutlu biri olacaksınız.

Ben yine her zamanki gibi..,

Kalın sağlıcakla diyorum.

Sinan Bayraktar                          3 Şubat ‘25