İnsanoğlu bazen mevcut ile yetinmeyi yetersiz bulur ve daha iyisini arar.
Bu cümleye baktığımızda,iyiyi yok eden bir düşünce kalıbı ortaya çıkıyor.
Belki de,mükemmeliyetçilik arayışının getirdiği potansiyel tuzakları çok güzel özetliyor.
Gelişimin önündeki en büyük engel olduğu düşünüldüğünde, bazen "iyi" olanla yetinmemek, "daha iyisini" ararken mevcut iyi durumu bozabilir, kaynakları israf edebilir veya gereksiz gecikmelere yol açabilir. Örneğin, bir proje zaten iyi çalışıyorken, "daha iyisi olsun" diye yapılan sürekli revizyonlar projenin hiç bitmemesine neden olabilir.
Hatta güzel bir felsefe gibi görünen Bozulmamışsa tamir etme ve değiştirme ifadesi de bunu anlatır.
Mükemmeliyetçiliğin felci gibi düşünüldüğünde, İdeal olanı aramak, kişiyi eylemsizliğe itebilir. "Mükemmel olmayacaksa hiç olmasın" düşüncesi, iyi başlangıçların bile yapılmamasına yol açabilir. Bu durum, özellikle yaratıcı alanlarda veya yeni bir işe başlarken sıkça görülen bir durumdur.
Mevcut iyi bir durumu "daha iyi" hale getirmek için harcanan çaba ve kaynaklar, başka bir alanda "kötü" olanı "iyi" hale getirmek için kullanılabilirdi. Yani, iyileştirme potansiyelinin en yüksek olduğu yere odaklanmak yerine, zaten iyi olanı parlatmaya çalışmak verimsiz olabilir.
Sürekli "daha iyi" arayışı, mevcut başarıları göz ardı etmeye ve sürekli bir tatminsizlik hissine yol açabilir. Ulaşılan her "iyi" seviye, yeni bir "daha iyi" hedefiyle gölgelenir ve bu da bireysel veya kurumsal anlamda yorgunluğa neden olabilir.
Bu bakış açısı, özellikle iş hayatında, proje yönetiminde ve kişisel gelişimde sıkça karşımıza çıkar. "Yeterince iyi" kavramının önemini vurgular ve bazen ilerlemenin, mükemmeliyetçilikten vazgeçmeyi gerektirebileceğini hatırlatır.
Unutmamak gerekir ki 90 lık bir sonuç 100 ‘ e yakındır ve başarı odağında da önemli bir yerdedir.
Mevcudu korumak adına,olanı korumak ve onu geliştirmek her seferinde yeni basamaklara basmayı alışkanlık haline getirmek de bir anlamda yerinde ve tutarlı bir davranış sayılır.
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar