İyi, Kötü ve Çirkin

Abone Ol

Bu üç sıfat, yaşı biraz bana yakın olanlara bir filmi hatırlatır.

1966 yapımı Sergio Leone'nin yönettiği ve başrollerini Clint Easwood, Lee Van Cleef ve Eli Wallach gibi ünlü oyuncuların yer aldığı orjinal adı ‘’The Good, The Bad and Ugly’’ filmi uzun yıllardır en önemli derslerin verildiği bir yapıt olarak kalitesini devam ettiriyor.

İzlemeyenlere izlemelerini öneriyorum.

Konumuz bu film değil elbette, bu kez hayatımızın en büyük filmi olan ‘’Teknoloji ve İnsan’’ filmini seyretmeye devam ediyoruz ve dünya var oldukça da devamlı izleneceğine eminim.

Teknolojinin iyi, kötü ve çirkin tarafını analiz ederek bir bakış sağlamaya çalışacağım.

Teknolojinin kendisi ne doğal olarak iyi ne de kötüdür, ancak onu nasıl kullandığımız, geleceğe olan etkisini belirlediğinden, sorumlu ve etik kullanımla, sağlık hizmetlerinden eğitime, çevresel sürdürülebilirlikten iletişime kadar hayatın çeşitli yönlerinde kesinlikle olumlu gelişmeler sağlayabilir.

Teknoloji, günümüz dünyasının kritik bir bileşenidir. İletişimden zaman yönetimine, üretimden sağlık hizmetlerine kadar, teknoloji araçlarının hayatlarımız üzerinde muazzam bir etkisi vardır.

Elbette her zaman farklı bakmakta yarar vardır ve bazen teknolojimizin hayatımızı ele geçirdiğini hissederiz. Bugün teknolojinin iyi, kötü ve çirkin yanlarına bir bakalım ve bazı yaygın tuzaklara düşmeden bu araçlardan en iyi şekilde yararlandığımızdan nasıl emin olabileceğimizi analiz edelim.

Hayatımızı kuşatan bu yapıya önce ‘’İyi’’ tarafından bakalım.

Hiç şüphe yok ki her zamankinden daha fazla bağlantı halindeyiz. Bu da ailemizin, arkadaşlarımızın, iş arkadaşlarımızın ve sevdiklerimizin çoğunun sadece bir mesaj, arama, e-posta veya görüntülü sohbet kadar yani 2-3 cm uzağımızda olduğu anlamına geliyor. Tabii ki imrenilecek ve takdir edilecek bir durum olarak elimizin altında hazır ve nazır olarak duruyor.

Ayrıca, yaşı benim yaşıma yakın olanların bunu takdir etmemesi mümkün değil.

Bu, ayrıca dünyada başka neler olup bittiğine bakmaksızın rutinlerimizin çoğundan vazgeçmek zorunda olmadığımız anlamına gelir. Teknoloji, çalışmaya, iletişim kurmaya, okula gitmeye, alışverişe, doktor veya terapi randevularına katılmaya, oyun oynamaya ve güncel olaylardan haberdar olmaya devam etmemizi sağlayan çok önemli bir varoluş.

Günümüzde mevcut kaynaklar, gerçekten küresel bir ortamda kolayca öğrenmeyi, paylaşmayı ve yaratmayı mümkün kılmıştır.

Yaşamımızı her alanda farklı bir şekilde kolaylaştırmaya devam eden teknolojinin iyi yönlerini saymakla bitiremeyiz.

Gelelim ‘’ kötü’’ tarafına;

Teknolojinin faydaları gerçekten inanılmaz, ancak iyi bir şeyin fazlası da zarar  ve kötü olabilecektir.

 Aşırı bağlantımız, bağlantıyı kesmekte veya rahatlamak için alan yaratmakta zorluk çekebileceğimiz anlamına gelir. Bu, stres veya bitkinlik hissine yol açabilir ve dinlenmeye ihtiyacımız olduğunda gerçekten rahatlamayı zorlaştırabilir. Sürekli çalışıyor, öğreniyor veya bir şeyleri telafi ediyorsanız, ne zaman duracağınızı nasıl anlarsınız?

Sınırlar oluşturmak ve farkındalığı teşvik etmek konusunda, kendimize zihinsel sağlığımızın hak ettiği alanı ve zamanı sağlamak için kritik öneme sahip olduğunu unutmamalıyız.

Ayrıca 7/24 bağlantının potansiyel fiziksel sonuçlarının farkında olmak da önemlidir. Göz yorgunluğu, el veya bilek ağrısı ve uyku yoksunluğu, cihazlarımızın başında veya ekranların önünde çok fazla zaman geçirdiğimizde yaygın semptomlardır.

Bu da vücudunuza bir mola vermeniz ve uzun vadeli sağlığınıza yatırım yapmanızın kritik önem taşıdığı anlamına gelmektedir. Bu özellik de saymakla bitmeyecek ve oldukça dikkat edilmesi gerekecek bir özellik olarak bizi daha farklı düşünmeye sevk edecektir.

Çirkin tarafı da var tabii ki,

Ne yazık ki, zamanımızın çoğunu sanal alanlarda geçirdiğimizde daha da ciddi riskler ortaya çıkıyor. Çevrimiçi ortamda sahip olduğumuz anonimlik hissi veya klavyenin başındayken durumdan biraz uzaklaşmış hissetmemiz, normalde yüz yüze bir durumda söylemeyeceğimiz şeyleri söylememize yol açabilir. Bu özelliğin bir anda rekor sürede bilgi paylaşma yeteneğiyle birleştiğinde, hızla rahatsız edici ve hatta tehlikeli durumlar yaratabilmektedir. Kendinize sanal ortamlardan uzakta bilinçli bir alan (ve ortaya çıktıklarında acı verici duyguları işlemek için zaman) vermeniz önemlidir. Hepimizin ortak bilinci, kullanımların çirkinleştiği konusunda oluşmaya başladı bile.

ABD de gündemden düşmeyen bir uygulamanın senato kararlarında açılıp kapatılmasına kadar tartışma yapılması da bu çirkinliğin ulaştığı had safhayı gösteriyor. Sosyal medya kanallarında ileri safhalara uzanan çirkinliklerin sayısı da giderek artıyor.

Yanlış bilginin veya düpedüz yalanların yayılması, zorbalığın ve siber saldırıların yaygınlığı ve diğer tatsız olaylar, siber alanımızın yaygın yan etkileridir ve kaygıya, depresyona, bağımlılığa ve diğer ruh sağlığı bozukluklarına yol açabiliyor. Sosyal medya tek başına öz değer, başarı, dahil olma ve aidiyet duyguları üzerinde çarpıcı bir etkiye sahip olmuştur ve bu duygular gerçek dünyalarımıza taşındığından, ne tükettiğiniz konusundan neyi nasıl harcadığınıza dikkat ve odak noktanız bozuluyor, hatta ciddi hatalar yapıyorsunuz. Önünüze gelen her bilgiyi kabul ederek yaygınlaştırmak da ayrı bir çirkinlik modeli oluşturmaya devam ediyor.  

Bozulan ve kötülüğe yakın sayılan başka bir unsurun da denge bozulması olduğunu görmemiz gerekir.

Dedikleri gibi, her şeyde ölçülülük olmalı. Gerçekten harika araçlar var ve teknolojiyle olumlu bir ilişki kurmak için hesaplarınızı silmeniz veya bilgisayarınızı veya mobil telefonunuzu pencereden dışarı atmanız gerekmiyor. Gerçekten ihtiyacınız olan tek şey sağlıklı sınırlar koymak!

Örneğin Sabah kalktığınızda ilk bakılan şeyin bu olmaması için telefonunuzu yatak odasının dışında şarj etmeyi deneyin. Yemek zamanlarında veya egzersiz yaparken cihazlarınızı kapatmayı deneyin. Bilgisayarınız, tabletiniz veya televizyonunuz için zaman sınırları belirleyin. Mobil teknolojinizdeki uygulamaları büyük ölçüde kapatın, böylece onları daha az sıklıkta elinize alırsınız. Çalışmayı planladığınız ve mola vereceğiniz zamanlar için net sınırlar oluşturun. El yazısı notları yazmak yerine deftere veya kağıda yazmak gibi, çevrimiçi muadillerinden daha iyi öğrenmenize yardımcı olan bazı analog araçlar olup olmadığını düşünün. Deneyin ve sizin için neyin işe yaradığını ve en iyi hissettirdiğini görün. Hatta bir tavsiyem kalemlerinizi hatırlayın.

En önemlisi, kendinizi nasıl hissettiğinizi görmek için düzenli olarak kendinizle iletişim kurun. Kendinize şu soruyu sormak için bir dakikanızı ayırın: Bu teknoloji parçasını kullanarak gerçekten fayda sağlayabiliyor muyum? Bu aracı bilinçli bir şekilde ve tasarlandığı şekilde mi kullanıyorum yoksa kendi kendine bir hayat mı yaşıyor?

Zaman, para veya enerji olarak harcadığımdan daha fazlasını mı elde ediyorum?

Sürekli kullandığım bir söylemimi tekrar hatırlatmak isterim.
Boş zaman yoktur, boşa geçmiş zaman vardır.

Zamanınızı verimli kullanmanın yolu iyi teknolojiyi iyi olarak kullanmak, çirkinlik ve kötülüğünden uzak durarak dengeyi sağlamaktır.

Kalın sağlıcakla