İnsanın karşıya yansıttığı duruma fiziksel bakıp,duruşu konusunda yorum yapar veya eleştiri getiririz.
Duruşunu beğenmedim veya çok asil bir duruşu var gibi düşünceler üretebiliriz.
Bu kez hayatımızın özündeki duruşa değinmek istiyorum.
Yaşam bir öğreti sistemi içerisinde sürer gider. Bazen iyi öğrenir,düzgün olabilmeyi ister,bezen de hayattan hiçbir şey almayabiliriz.
Bütün bu öğretiler bizim yaşam duruşumuzu belirler.
Hayatta karşılaştığımız her durum, her ilişki ve her karar bize bir şey öğretir.
Bu öğretilerin bence en önemlisi olan öz duruştaki “sorumluluk” davranışıdır.
Çünkü, sorumlu olmak, yalnızca kendimizi değil, çevremizi ve dünyayı da önemsemek, bu yükü bilinçle taşımaktır. Ancak bu bilinç, herkesin hayatında kolayca oluşmaz. Sorumlu olmayı öğrenmek, bir kişinin karakterinin temel taşlarından biridir ve bana göre ailede 0-6 yaş grubunda başlatılır.
Eleştirisel bakışta sürekli gündemde olan davranış duruşunun tek yansıması da bu kavramda yer bulur.
Sorumluluk, her şeyden önce dürüstlükle başlar. Kendimize karşı dürüst olmak, yaptığımız hataları kabul etmek ve sonuçlarıyla yüzleşmeyi gerektirir.
Hatalarımızı gizlemek yerine onları öğrenme fırsatlarına dönüştürmek, sorumlu bir birey olmanın göstergesidir. Çünkü sorumlu insanlar, yalnızca başarıların değil, zorlukların ve yanlışların da bir parçası olduklarını kabul ederler.
Aynı zamanda sorumlu olmak, başkalarına karşı empati geliştirmeyi de içerir. Çevremizdeki insanları, doğayı, hatta geleceğimizi düşünmek sorumluluğumuzun bir parçasıdır.
Bir sözü tutmak, verilen bir görevi en iyi şekilde yerine getirmek ya da bir başkasına fayda sağlayacak bir davranışta bulunmak, hem bize hem de çevremize katkı sağlar.
Sorumluluk bilinci taşımak, özgürlüğün zıddı değil, tam tersine onun bir tamamlayıcısıdır. Kendi hayatımızın sorumluluğunu almayı öğrenirsek, kararlarımızda daha özgür ve bilinçli olabiliriz. Bu bilinç, hayatımıza düzen getirir ve bizi daha güvenilir bir insan yapar.
Sorumlu olmayı bilmek, bir duruş sergilemektir. Birey olarak hayatımıza ve çevremize olan etkilerimizin farkında olmak, bizi yalnızca kendimiz için değil, başkaları için de anlamlı kılar. Çünkü dünya, sorumluluklarını bilen ve yerine getiren insanların omuzlarında yükselir.
O kadar önemli bir kavram ki, olmadığında nelere sebep olduğunu görebilmekteyiz.
Son birkaç yıldır Türk toplumunda oluşan davranış bozukluklarının temelinde bunun yer aldığını düşünüyorum.
Sorumlu bireylerin davranışındaki empatik düşünce,onları çevresel düşünmeye de yönlendirir.
Öyleyse…
Her gün, sorumlu olmak adına bir adım daha atabiliriz. Küçük bir sözle başlamak, verilen bir işi zamanında yapmak ya da bir başkasının yükünü hafifletmek…
Sorumlu olmayı bilmek, fark yaratmaktır. Ve bu fark, yalnızca dünyayı değil, ruhumuzu da güzelleştirir.
Güzellikler içerisinde yaşamanız dileklerimle
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar 26 Ocak 2025 Dubai BAE