Bu soru,sürekli tartışılan ve çözüm bulunamayan bir soru olarak halen daha yüzyıllardır canlılığını koruyor.
Toplumlarda hukuken veya ilkesel olarak herkesin eşit kabul edilmesine rağmen, gerçekte herkesin eşit hak ve fırsatlara sahip olup olmadığını sorgulayan derin ve düşündürücü bir ifade olduğunu düşünmekteyim.
Eşitlik demek herkesin yasa önünde, haklar bakımından ve fırsatlarda aynı seviyede olmasıdır.
Ancak “eşitler arasında eşitlik” demek, eşit oldukları iddia edilen bir grup içinde bile bazı kişilerin daha ayrıcalıklı ya da daha avantajlı olup olmadığını sorgulamaktır.
Anayasada yazdığı gibi: “Herkes yasa önünde eşittir.”Ama pratikte, zengin biri ile yoksul biri aynı suçu işlediğinde,daha varlıklı ve hatırı yüksek olan iyi bir avukat tutabilir, hatta kefaletle serbest kalabilir.
Yoksul olan ise avukat bile bulamaz, daha ağır ceza alabilir. Yani hukuken eşitler, ama eşit muamele görmüyorlar.
Her çocuk okula gitme hakkına sahiptir.Ancak biri büyük şehirde, özel okulda, özel ders alarak eğitim görür,diğeri köy okulunda, öğretmen eksiğiyle ve teknolojiden uzak şekilde okur. Devlet okullarındaki öğrenciler teknolojiye erişimde sıkıntı yaşarken, özel okul öğrencileri tablet ve online eğitim destekleriyle öne geçiyor.
Öğrencilerin eğitimdeki “başarıları”, ailelerinin ekonomik gücüne sıkı sıkıya bağlı.
Ülkemizin müzik değerlerinden biri olan Türk Halk Müziği sanatçısı İbrahim Tatlıses’ in “neden okumadınız” sorusuna verdiği cevap da literatür niteliğine bürünmüştür.
“Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık”Öğrenci örneğine de baktığımızda kağıt üzerinde eşit haklara sahipler ama olanaklar çok farklı.
Aynı şekilde çalışma yaşamında da, bir şirkette herkes aynı pozisyonda olabilir. Ama biri patronun yakınıysa ya da daha etkili çevresi varsa, hatta daha fazla eyyamcı ise daha hızlı terfi eder,daha az hata yapma hakkı tanınır ve belki de uğrattığı zararlar gözardı edilir. İşte,aynı pozisyonda olsalar bile “eşitler arasında eşitlik” yoktur fikri gerçek olabiliyor.
Kadın ve erkek kağıt üzerinde eşittir.Ama aynı işi yapan iki kişiden erkek daha çok maaş alabilir ya da kadın doğum izni aldığı veya kanser tedavisi gördüğü için terfi şansı düşebilir.
Yine eşitlik ilkesi çiğnenmiş olur.
“Eşitler arasında eşit miyiz?” sorusu, adaletin sadece yazılı kurallarda değil, gerçek yaşamda da uygulanması gerektiğini vurgular.
Gerçek eşitlik için sadece hakların aynı olması yetmez; fırsatlar, muamele ve sonuçlar da adil olmalıdır.
Kalın sağlıcakla
Sinan Bayraktar