Meme kanseri farkındalık ayı kapsamında Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde düzenlenen “Meme Kanserine Karşı Her Raunda Hazırız” etkinliğinde, ünlü oyuncu Devrim Yakut’tan çarpıcı bir açıklama geldi. Yakut, 4 ay önce meme kanseri tanısı aldığını ilk kez kamuoyuyla paylaşırken, erken teşhis sayesinde hastalığı kolaylıkla atlattığını söyledi. Uzmanlar ise meme kanserinde erken tanının hayat kurtardığını bir kez daha vurguladı.
Erken teşhis hayat kurtardı: “Geldi ve geçti”
Devrim Yakut, 4 ay önceki rutin kontrolleri sırasında meme kanseri tanısı aldığını ve hemen ardından tedavi sürecine başladığını açıkladı. Yakut, ilk kez bir etkinlikte dile getirdiği bu süreci şu sözlerle anlattı:
“Erken tanının önemine çok inanıyorum. Ailemde de bu hastalık olduğu için düzenli kontrollerimi aksatmıyordum. Çok küçük bir şey fark edildi, o kadar erken ki... Geldi ve geçti diyebilirim. Bu farkındalık ayını çok önemsiyorum çünkü kadın sağlığı demek toplum sağlığı demek.”
Hastalığı boyunca bir an bile umutsuzluğa kapılmadığını belirten Yakut, hekimlerinin güven verici yaklaşımının kendisini ayakta tuttuğunu ifade etti.
“Meme kanseri erken evrede cerrahiyle tedavi edilebilir”
Etkinlikte konuşan Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Başaran, erken evrede yakalanan meme kanserinin yalnızca cerrahi müdahaleyle tedavi edilebildiğini belirtti. Başaran, “Tarama sırasında tespit edilen milimetrik tümörlerle gelen hastalar, en şanslı grup. Çünkü bu aşamada tedavi daha basit, daha etkili ve daha kısa sürede tamamlanabiliyor” dedi.
Başaran ayrıca, meme kanserinde kalıtsal faktörlerin yanı sıra yaşam tarzı, hormonal değişiklikler ve çevresel etkenlerin de önemli rol oynadığını hatırlattı. Erken tanıdan korkulmaması gerektiğini vurgulayan Başaran, yılda bir kez mamografi yapılmasının çoğu zaman yeterli olduğunu söyledi.
“Meme kanseri doğru bilinen yanlışlarla gecikebiliyor”
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aykut Soyder ise toplumda meme kanseriyle ilgili hâlâ pek çok yanlış bilgi olduğunu belirtti. Mamografinin zararlı olduğu ya da biyopsinin hastalığı yayacağına dair yanlış inanışların erken teşhisi geciktirdiğini söyleyen Soyder, “Oysa ne kadar erken tanı koyabilirsek, tedavi o kadar az ve etkili oluyor. Bazı hastalar sadece küçük bir operasyonla tamamen sağlığına kavuşabiliyor” dedi.
Prof. Dr. Soyder, kendi kendine muayenenin önemine de dikkat çekerek her kadının 20’li yaşlardan itibaren meme dokusunu tanıması gerektiğini ifade etti.
“Her kadının kendi riskini öğrenmesi gerekiyor”
Etkinliğe katılan Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkin Arıbal da meme kanseri riskinin kadından kadına değiştiğine dikkat çekerek, “Aile öyküsü, meme yoğunluğu, genetik yatkınlık gibi birçok etken bu riski etkiliyor. Bu yüzden kişiye özel takip planı yapılmalı” dedi.
40 yaş üstü kadınlar için mamografi önerilmekle birlikte, bazı durumlarda MR, kontrastlı mamografi veya ultrason gibi ek görüntüleme yöntemlerinin de kullanılabildiğini belirten Arıbal, özellikle risk grubundaki kadınların uzman bir meme merkezine başvurarak kendi risk düzeylerini öğrenmelerinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
“Tedavi artık daha kısa ve daha güvenli”
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Evrim Kadriye Tezcanlı ise meme kanseri tedavisinde radyoterapinin geldiği noktayı anlattı. Tezcanlı, modern teknolojiler sayesinde artık daha kısa süren, daha güvenli ve hastalar tarafından daha iyi tolere edilen tedavilerin uygulanabildiğini söyledi. Kalp ve sağlıklı dokuların korunmasına özel önem verildiğini belirten Tezcanlı, “Tedavi sadece hastalığı değil, yaşam kalitesini de hedef alıyor. Bütüncül bir yaklaşımla hareket ediyoruz” dedi.
Erken teşhisle gelen şans
Meme kanseri, kadınlar arasında en yaygın kanser türlerinden biri olmaya devam ediyor. Ancak erken tanı ile birlikte hem tedavi süresi kısalıyor hem de başarı oranı artıyor. Devrim Yakut’un kendi hikâyesi, erken teşhisin ne kadar büyük bir fark yaratabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Uzmanların ortak vurgusu ise net: “Erken tanı hayat kurtarır.”
