ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI – İLETİŞİMSİZLİK

Abone Ol

Gerçekten de çağımızın en önemli hastalığı olma yolunda ilerliyor iletişimsizlik. Aynı dili konuşmamız, aynı mimikleri kullanıyor olmamıza rağmen anlaşabiliyor muyuz?

Ne kadar iletişim yolları, imkânları çeşitlense de, önümüze bizi iletişim kurmaya zorlayan aletler, yazılımlar koysalar da, iletişim kurmak adına yüklü paralar harcatsalar da, iletişim kurduğumuzu zannediyoruz.

Zannediyoruz diyorum, çünkü İletişimi etkinleştiren unsurların yüzde 60’ını beden dili, yüzde 30’unu diksiyon, ses tonu, tonlama, yüzde 10’unu kelimeler oluşturuyor.

 Şimdi soralım kendimize, kaçımız beden dilini, diksiyonunu ve kelimeleri aktif kullanabiliyor? Kaçımız okullarında ya da kişisel gelişimlerinde beden dili ve diksiyon eğitimleri ile iletişim becerisine katkıda bulundu?

Çocuklarımızı tam algılama zamanlarında emanet ettiğimiz öğretmenlere, bizi mahkeme salonlarında iletişimiyle savunacak avukatlara, ülkemizi emanet ettiğimiz siyasetçilere, hayatımızı teslim ettiğimiz doktorlara bile okullarında bu eğitimler verilmiyor.

 Meslek yaşamlarına, en güçlü silahından yoksun bir şekilde başlamak zorunda bırakılıyorlar. Hem mesleki hem de kişisel gelişim adına çok büyük bir eksiklik. Bize eğitim hayatımız boyunca öğrettikleri tek iletişim kanalı sadece kelimeler. İşte biz bu yüzde 10’luk dilimle iletişim kurmaya çalışıyoruz.

İki insan birbirinin farkına vardığı andan itibaren iletişim başlıyor. Söylediği, söylemediği, yaptığı, yapmadığı her şey anlam kazanıyor. Bunu bilmemiz ve bu konudaki eksikliğimizin farkında olmamız gerekiyor.

Karşımızdaki kişiye, bir şey söylediğimizde, beden dilimiz ile bir konu anlattığımızda ve bazı konularda mutlaka kişinin verdiğimiz mesajı algılaması ve bize olumlu ya da olumsuz geri bildirimde bulunması gerekiyor. Yani etkili iletişimde önemli olan bizim anlattığımız değil, karşı tarafın ne algıladığıdır.

 Eğer bu noktada geri bildirim gelir ise, karşımızdakinin yanlış anlayıp anlamadığını da sorgulamış, yanlış anlaşılmaları, eylem öncesi gidermiş oluruz. Böylelikle “Ben ona söylemiştim”, “O yanlış anlamış”, “Ben bunu söylemek istememiştim” gibi sorunları da yaşamış olmayız. İletişim kurmak düşünüldüğü gibi kolay bir şey değil.

Sonuç olarak; Öncelikle doğru ve etkili iletişim kurma seviyemizin farkına varmamız, eksiklerimizi tespit edip tamamlamamız, iletişim becerilerinin sürekli geliştirilebilir bir yetkinlik olduğunu unutmamamız gerekiyor. Aktarmak istediklerimizin yanlış anlaşılmaması, yok yere karşımızdakinin kalbinin kırılmaması, vakit, para, imaj, verim kayıplarının yaşanmaması, için iletişim seviyemizi “Doğru ve Etkili İletişim Seviyesine” çıkartmalıyız.