Bu milletin yüreği, yıllardır evlatlarının acısı, yetimlerin gözyaşlarıyla yanmıştır. Şehitlerimizin kahramanca mücadelesi, milletimizin kalbine kazınmış bir mühürdür. Şimdi, bu mührün kanla yazıldığına tanıklık ediyoruz ve soruyoruz:
Yıllardır askerimize kurşun sıkan hainler, “sözde mahkemelerle” tekrar aramıza mı sızdırılacak?
Evlatlarımızı 40 yıldır katleden bu teröristleri bitirme gücümüz varken, nasıl olur da devletimizi, bu bölücülerin masasında yer almak zorunda bırakıyorsunuz? Bir siyasi kazanç uğruna, milletin varlığını tehdit etmek hangi vicdanın ürünüdür?
Terörle, teröristle masaya oturulamaz! “Çözüm” adı altında yapılan her müzakere, bu milletin sırtına saplanmış bir hançerdir. Devletin büyüklüğü, şehitlerin hatırası ve milletin bekası; siyasi çıkarlar uğruna feda edilemez.
Bugün teröristleri muhatap alanlar, yarın bu devletin parçalanmasına zemin hazırlayacaklardır. Dün “çözüm süreci” ile milletin aklıyla alay edenler, bugün aynı ihaneti farklı bir biçimde pazarlamaya çalışıyorlar. Hiçbir kelime oyunu, hiçbir siyasi kurnazlık bu milletin gözünü boyayamaz.
Barış söylemleri, “anneler ağlamasın” sloganlarıyla, bu ülkeyi bölmeye yemin etmiş canileri masumlaştırmak; affedilemez bir vebaldir! Şehit analarının gözlerine bakacak yüzü olmayanlar, bu milletin tarih sahnesinde vereceği hesabı unutmasınlar.
İlk gün “Annem Türk, Türk devletine hizmete hazırım” diyerek, odasına bir televizyon almak için davasını satan bebek katili, bugün “barış elçisi” olarak gösterilmek isteniyor. Bu, yalnızca bu topraklara değil, bu topraklar uğruna can veren her şehide yapılmış bir ihanettir. Bu ihanet, ne tarih ne de ilahi adalet tarafından affedilir.
Ateşle oynuyorsunuz! Uyarıyoruz! Bu milletin evlatlarının bir itiraz kültürü vardır. Bu ihanete sessiz kalmayacak, hesap soracaktır.
Tarihe bakın, ibret alın!